Gülse Birsel denilince akla gelen ilk yapım hiç kuşkusuz Avrupa Yakası. TV ekranlarında yayınlandığı dönemde hatrı sayılır bir kitleyi etrafına toplamayı başaran dizinin öncesinde çekilmiş veya sonrasında yayınlanan hiçbir yapım Avrupa Yakası kadar popüler olamadı Birsel’in kariyerinde. Zıt karakterlerin birbirleriyle olan yoğun çatışmasından doğan durum komedileri ile bezeli olan dizinin beyazperdede neredeyse aynı kodlarla yazılmış karşılığı tadındaki Aile Arasında, salt komediden ziyade topluma dair mesajlarını da sunuyor izleyiciye. Demet Evgar’ın hayat verdiği Solmaz, kızının babası olan Neco’dan, Engin Günaydın’ın canlandırdığı Fikret ise karısı Mihriban’dan yeni ayrılmıştır. Bir şekilde Solmaz ile yan yana gelen Fikret, Solmaz’ın evlenme arefesindeki kızını yalnız bırakmamak için bambaşka bir kimliğe bürünür.
Senaryosu Gülse Birsel tarafından kaleme alınmış olsa da genel olarak “bir BKM komedisi” denilebilecek olan film, o eski Yeşilçam filmlerindeki samimi aile ortamlarını perdeye yansıtmaya çalışırken günümüzün samimiyetten yoksun duvarlarına çarpa çarpa ilerliyor. Bugüne ait komedilerin en temel problemlerinin başında gelen karakter tasarımı konusu yine karşımızda. Mizahi yönü ağır basan filmlerde kabul edilebilir sınırlar dahilinde karikatürleşebilecek karakterlerin tamamen karikatürize hale gelişine keyifsizce tanıklık ediliyor. Fakat salt güldürü tarafından bakmak gerekirse başarılı bir yapım olduğunu söyleyebiliriz Aile Arasında için.
Filmin toplumsal tespitleri, yoğun mizah etkisi altında görünmez hale geliyor. Herkesin birbirini en iyi olarak gördüğü anlarda işin tersine dönüşündeki hız fazlasıyla baş döndürücü. Haliyle mesaj izleyiciye sirayet edemeden hızla uzaklaşıyor ortamdan. Ayrıca karakterlerin abartılı tasarımı, seyirciyi sadece gülmeye odaklıyor ve filmin akışında oluşan beklentiler ya da öngörüler, satır aralarında gizli cümleleri okumaya engel oluyor.
Çalışmalarının önemli bir kısmını TV ekranlarında yapan yazar ve yönetmenlerin beyazperdeye uyumu kolay olmuyor. Gülse Birsel ise bu konuda problem yaşamıyor. Yazdığı senaryo yer yer sığ ve zorlama esprilerle yara alıyor olsa da beyazcam seviyesinin üzerinde bir iş var ortada.
Sinemada argonun kullanımı kimi zaman sırıtırken kimi zaman gole giden muazzam bir pas tadında olsa da filmlerin hitap kitleleri ile de şekillenir. Son on yılın yerli komedilerinde argonun en ileri örnekleri sıklıkla kullanılıyor. Aile Arasında filmi için böylesine bir yoğunluktan söz edilemeyecek olsa da henüz yetişkinliğe erişemeyen bir “birey” için rahatsız edici anların olmadığını da iddia edemeyiz. Genel olarak ülkemizdeki izleyici kitlesi içerisindeki 15-25 yaş arasındaki grubun yoğunluğu hesaba katıldığında kayda değer bir konu haline geliyor bu durum.
Karakterlere can veren isimler içerisinde en dikkat çekici olanı Erdal Özyağcılar. Adanalı zengin bir aile babasını canlandıran Özyağcılar sinemada eskisi gibi daha sık görünse ne de güzel olacak. Engin Günaydın’ın artık Burhan Altıntop ceketini bir kenara asma vakti geldi. Zabıta İrfan ayarlarına dönüp oradan hareketle yeni bir yolculuğa çıkmasında fayda var. Demet Evgar’ın dinamizmi filmin eğlenceli ve hareketli karakteristiği ile örtüşüyor ve rolünde sırıtmıyor. Yönetmen Ozan Açıktan’ın ise doğrudan bir katkısından söz edemeyiz.
Bir senarist olarak yolculuğuna hangi mecrada devam edeceği bilinmez ama Gülse Birsel’in tasarlayacağı karakterler ile vermek istediği mesajlar arasında hassas bir denge kurması gerek. Her iki unsurun birbiri altında ezilmemesi adına dikkat edilmesi gereken bir durum bu. Zira bu dengenin bozulmuş olması sebebiyle izleyiciyi tatmin edecek bir güldürü olmayı başarırken mesaj iletimi konusunda aynı etki gücünü gösteremiyor Aile Arasında.