Yokluğa Uzanan Cinnet Sistemi

Bir balina iskeletine karşı ağlayarak isyan eden genç Roma’nın, o kemik yığınına bir zamanlar musallat olan kötücül duygulara günün birinde mağlup olması büyük trajedi. Aynı zamanda Kolia ve Lilia için de geçerli bu durum.

Andrey Zvyagintsev’in son filmi Leviathan, yok ederek büyüyen, büyüdükçe yok olmaya doğru ilerleyen ve günün birinde bir daha doğrulamayacak şekilde ortadan kalkan büyük bir sistem. Atalarından kalan mirasa sadık bir şekilde yaşayan Nikolay, tek oğlu Roma ve ikinci eşi Lilia ile birlikte problemsiz sayılabilecek bir hayat sürmektedir. Düzene karşı gelmek şöyle dursun, kamu görevlisi dostlarıyla sıkı fıkı yaşamaktadır. Ta ki belediye başkanının gazabına uğrayana kadar.

Yaşadığı ev için açılan istimlak davasını kaybeden Nikolay, asker arkadaşı avukat Dimitri ile birlikte büyük bir hukuk mücadelesine girer. Fakat tüm gücü ile saldırıya geçen Leviathan’ın pes etmeye niyeti yoktur. Nikolay’ın verdiği kayıplar arttıkça, yok ederek büyüyen sisteme karşı duyulan nefret, üvey kardeşi kayıtsız itaatle aynı ölçüde büyümeye devam edecektir.

Sistemin kendilerine dokunmadığı zamanlarda başını öne eğip, etrafında olup bitene karşı üç maymun çetesini oynayan kitleler, bu vurdumduymazlıklarının bedelini kendi elleriyle besledikleri Leviathan’ın radarına girdiklerinde anlayacak elbet. Sürekli öne eğilmeye alışkın duran başlar, zaruri olarak kalktığında, destek zincirinden tek bir halka dahi görememenin yaşatacağı şokun üstüne, sıradan bir yem olmanın ızdırabı ile baş başa kalacaklardır şüphesiz. Peki kim bu Leviathan? Andrey Zvyagintsev’in kadrajına düşen yansıması yeni Rusya. Halbuki tümevarım esasıyla yola çıkarsak hepimiz. Ben, sen ve o. Sıradan yaşantılarımızda belki farkında dahi olmadığımız kendi doyumsuzluğumuz, günün birinde güç ve makam ile tanıştığında, Leviathan’ın birer azazı haline gelmemek içten dahi değil.

Gücün şiddete meyilli arzularını sergilemekten çekinmeyen film, büyümeye doyamadığı için parçalanmaktan kurtulamayan eski güç odaklarına da selam çakmayı ihmal etmiyor. Doğum gününü dostlarıyla birlikte kutlayan polis şefi Pacha’nın, Sovyetler Birliği’nin liderlerine ait portreleri birer atış hedefi olarak dizdiği anlarda, Leviathan’ın parçalanıp dağılsa dahi, farklı şekillerde tezahür etmekten geri kalmadığını bir kez daha görmüş oluyoruz.

filmarasi-Leviathan2

Andrey Zvyagintsev, metaforların güvenli zannedilen fakat sert rüzgarlarda yok edici yüzünü göstermekten çekinmeyen limanına usulca yerleştirdiği son filmi “Leviathan” ile birlikte, mikro hikayelerle topyekun bir sistem eleştirisi getirme konusunda büyük bir ustalık sergiliyor. Uzun süresine karşın, izleyiciye fazla zahmet çektirmeyen fakat sarsmaktan da geri kalmayıp kendi meramını ustalıkla anlatan yapım, hemen her biri, filmin ayrılmaz parçası haline gelen oyuncularıyla birlikte, sürpriz finalini de hesaba katarsak, izleyicisini ziyadesiyle sarsarak perdelerini kapatıyor.

Cannes Film Festivali’nde Kış Uykusu’na rakip olan film, Akademi Ödülleri’nde “Yabancı Dilde En İyi Film” dalında altın heykele göreceli olarak daha yakın duran filmlerden.

1986 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 2008 yılında mezun oldu. Öğrencilik yıllarından itibaren çeşitli film atölyeleri ve akademi çalışmalarına katıldı. Çeşitli kurumsal firmalarda sürdürdüğü profesyonel iş yaşantısı ile birlikte 2012 yılından bu yana Film Arası Dergisi’nde film kritikleri ve çeşitli sinemasal araştırmalar yazmaktadır. Aralık 2013 döneminden itibaren derginin Yayın Kurulu Üyesi’dir. İngilizce bilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir