Yedi yıl aradan sonra setlere dönen Tayvan sinemasının efsane yönetmeni Hou Hsiao Hsien, ‘son filmim olabilir’ dediği Suikastçı’da intikam ve vicdanı arasında kalan bir dövüşçünün muhasebesine yoğunlaşıyor. Film şiirsel anlatımı, ışık, ses ve müzikle oluşturduğu doğal atmosferi ve biçimsel estetiğiyle kusursuz bir görsel şölene dönüşüyor.
Haftanın en iddialı, yılın en iyi filmlerinden Suikastçı, Tayvan’ın dünyaca ünlü yönetmeni Hou Hsiao Hsien imzasıyla seyirci karşısına çıktı. 68 yaşındaki usta yönetmenin ‘son işim olabilir’ dediği film, 9. yüzyılın Çin’inde yaşanan gizemli bir intikam hikâyesinin izini sürüyor. Chen Chang, Qi Shu, Yun Zhou ve Satoshi Tsumabuki’in başrollerini paylaştığı Suikastçı, hikâyesini muhteşem görsel atmosferiyle taçlandıran son yılların en iyi yapımlarından biri.
İNTİKAM PEŞİNDE
9. yüzyılda Çin’de iktidar savaşları tüm hızıyla devam ediyordur. Merkeze karşı en büyük muhalefeti yürüten Weibo Hanedanı’nda üst düzey bir görevde olan bir generalin 10 yaşındaki kızı Yinniang, bir rahibe tarafından kaçırılır. Ailesinden uzakta dövüş sanatlarında ustalaşan Yinniang, kirlenen iktidar ilişkileri ve yozlaşan düzenin temsilcisi bürokratları öldürmek amacıyla verilen eğitimle eşsiz bir suikastçıya dönüşür. Eğitmenliğini yapan rahibe onu, Jian’ı öldürmek için doğduğu topraklara gönderir. Derin muhasebelere girişen Yinniang’ın işi hiç de kolay olmayacaktır.
VİCDAN EN RAHAT YASTIK
Az sayıdaki diyaloglarda intikam peşindeki kahramanının çıkmazlarına dikkat çeken Suikastçı, sevdiği insanlar ve yıllar önce koparıldığı sevgilisiyle karşılaşan Yinniang’ın arada kalmışlığını tartışıyor. Film, seyirciyi biraz zorlayarak Doğu kültürünün kadim değerleriyle yoğurduğu alt metnini daha çok sembolik göndermelerle okutmaya çalışıyor.
KUSURSUZ BİR GÖRSEL ŞÖLEN
Suikastçı, hikayesini konuşmalardan ziyade görüntü ve oluşturduğu atmosferle anlatmayı tercih eden oldukça zor bir film. Dönemin Çin’ini otantik bir tarzda resmeden film, seyirciyi adeta zaman tünelinde bir yolculuğa çıkarıyor. Mekân kullanımı, kostüm ve makyajlar ile tabiatın tüm güzelliğini harmanlayan atmosfer, duayen yönetmenin şiirsel kamerasıyla birleşince ortaya her biri tablo izlenimi uyandıran muhteşem sahneler çıkıyor ortaya. Duru anlatımı, sakin kurgusu ve ağır başlı temposuyla yönetmenin ustalık nişanesi olan film, otantik anlatımı, ışık, ses ve müzikle oluşturduğu doğal atmosferi ve biçimsel estetiğiyle kusursuz bir görsel şölene dönüşüyor.
BÜYÜK CESARET
Hou Hsiao Hsien, büyük oranda görsel anlatım üzerine inşa ettiği hikayesini mümkün mertebe sözsüz anlatarak cesur bir işe girişiyor. Az konuşan karakterler, son derece ağır temposu ve zaman zaman kafa karışıklığına neden olan olay örgüsüyle filmini riske eden usta yönetmen, suikast temalı filmlerin inşa ettiği tabuları bir bir yıkarak sessizliğin boşalttığı tüm boşlukları etkileyici görselliğiyle dolduruyor. Suikastçı’nın 2015 Cannes Film Festivali’nde Hou Hsiao Hsien’e En İyi Yönetmen ödülünü kazandırdığını ve filmin bu yılki Oscarlara Yabancı Dilde En İyi Film dalında aday gösterildiğini de unutmadan ekleyelim.