Erkan Yazıcı’nın yönetmen koltuğunda oturduğu bir mübadele hikayesi anlatan Uzak Ülke filmini geçtiğimiz günlerde izleme şansı buldum. Festival yolculuğu uluslarası arenada hız kesmeden devam eden filmde Yazıcı, minimal sinemasıyla 1925 yılında yaşanan mübadeleye iki arada, kenarda kalmış karakterler üzerinden anlatıyor.
Usta oyuncu Haydar Şişman Binbaşı Osman karakterini canlandırıyor. 12 yaşındaki Trabzon’lu Rum Paris’i genç oyuncu Abdurrahman Gönan oynuyor. İlk uzun metraj filminde bir dönem filmi yapmayı tercih ederek bir riske giriyor. Kurulan yeni devletin arkasında ve önünde yer alanları ortaya koyuyor.
Paris mübadele kararı sonucu Yunanistan’a gidecektir ama annesini ve kardeşinin bindiği gemiyi kaçırır, bir sonraki gemiyi beklemek zorunda kalır. Sınırda onun başında Binbaşı Osman durur. Ama aslında ikisi de kaçmaması gereken iki tutsak olarak orada yer alır. Paris öfkeli ve sinirlidir. Osman ise sakin ve kabullenmiştir. Sınırın bulunduğu kıyı adeta bir metafor olarak kendini gösterir. Sınırın arkasında askerler vardır önünde ise ucu bucağı görülmeyen bir deniz vardır. Anlamak ve anlatmak için birbirlerine muhtaçtırlar.
Karadeniz’in hırçın dalgaları değişimin arasında kalmış iki karakter için kıyıya vurar. Paris ve Osman’ın hikayeleri aralarda verilen flashbacklerle bize gösterilir. Gitmeyi kabullenmeyip ölen Paris’in babasını, Binbaşı Osman’ın yeni kurulan devletin düşman dediklerinin eski dost olduğunu unutmayışını o şekilde görür ve anlarız.
Osman kendi sıkışmışlığının içerisinden Paris’in öfkesi, direnci ile çıkmaya çalışır. Bir yandan onun bir çocuk olduğunun farkındadır, hasta olduğunda ona bakar, yemeğini getirir, ilgilenir. Diğer yandan ise kendi sınırlarını, hikayesini koruması bakımından onu kendi rütbesine eş görür. Arka planda onu gelecek gemiyle gideceği yeni hayatı için teşvik eder, cesaretlendirir.
Başlangıçlar, sonlar , vedalar insan içindir. İnsan yaşamla dengesini kurar ama bazen olaylar onun boyunu, endamını aşar. Dönem filmleri bilinen, kabul edilen tarihi olayları insanın boyunu aşan o olayları anlatmak içindir. Uzak Ülke niyetlendiği yolda kendine has şekliyle eksikleriyle, yenilikleriyle yürüyor. Tabiat, çekimler ve kadraja sığanlarla bir soru oluşturuyor.