Türkiye’nin ilk Oscar aday adayı olan ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ ve ‘Piano piano Bacaksız’ gibi filmlerle beyazperdeye damgasını vuran Tunç Başaran 81 yaşında hayatını kaybetti. Sinema yazarı Burçak Evren “Karamsar Türk sinemasının umudu oldu” dedi. Başaran için bugün Şakirin Camii’nde ardından Bartın’da cenaze namazı kılınacak. Yarın kılınacak cenaze namazı sonrası usta yönetmenin cenazesi Bandırma Mezarlığı’na defnedilecek.
Türk sinemasının ‘En İyi Yabancı Film Dalında’ ilk Oscar adayı (1989) ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filminin usta yönetmeni Tunç Başaran, bir süredir tedavi gördüğü İstanbul Göztepe Medeniyet Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetti. Bir süredir annesi roman yazarı Pakize Başaran ile Bandırma’da yaşadığı bilinen usta yönetmen Başaran’ın vefatı sinema dünyasını yasa boğdu. İnsan hikayelerini şiirsel bir dille sinema perdesine taşıdığı ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ ve ‘Piano Piano Bacaksız’ gibi filmleriyle sinema seyircisinin gönlünde taht kuran usta yönetmenin vefat haberi, sosyal medyada da büyük yankı buldu. Yönetmeni filmleriyle anan sinemaseverler, özellikle ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ filminin ‘Bakarsın bir gün uçurtma olup dönerim’ gibi efsanevi replikleri eşliğinde baş sağlığı ve rahmet mesajları yayımladı.
Usta yönetmen Başaran için iki ayrı cenaze namazı kılınacak. Bartın Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü’nün Karar gazetesine verdiği bilgiye göre, Başaran’ın cenazesi, bugün İstanbul’da Karacaahmet Mezarlığı girişinde bulunan Şakirin Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Bartın’a götürülecek. Cuma günü Bandırma’daki Haydar Çavuş Camisi’nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından ise Başaran’ın cenazesi Bandırma Mezarlığı’na defnedilecek.
Karamsar Türk Sinemasının Umudu Oldu
Sinema yazarı Burçak Evren: Türk sinemasının orta kuşak yönetmenlerinin neredeyse son temsilcilerinden biri olan Tunç Başaranın ölümüyle bir dönem de tarihe karışmak üzere. 1964’de sinemaya başlayan ve Yeşilçam’ın birçok ünlü yönetmeninin asistanlığını yapan Başaran, bir süre piyasanın beklentilerine yanıt veren melodram ve serüven filmlerini yöneterek ticari açıdan başarılar kazandı. Yetmişli yıllarda sinemadan uzaklaşarak reklam alanında çalıştı ve Türk sinemasının en büyük krizlerinden birini yaşadığı 80’li yılların sonunda alışılmış kalıpları/yıkıp, bilinen ezberleri bozan ayrıksı filmi ‘Biri ve Diğerleri’ ile hem kendi filmografisinin hem de bilinen Yeşilçam çizgisinin dışına taşarak yeniden sinemaya döndü. Bu ilk dönemleriyle taban tabana zıt ikinci döneminde ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’, ‘Piano Piano Bacaksız’, ‘Sen de Gitme’, ‘Kaçıklık Diploması’ ve diğer filmleriyle ulusal sinemanın bir bakıma itici gücü, dehası, o yıllardaki karamsarlık içindeki Türk sinemasının ileriye dönük umudu oldu. Tunç Başaran yalnızca filmleriyle değil, entelektüel duruşu ve düşünceleriyle de sinemamızın önemli yönetmenlerinden biriydi. Ayrıca Yeşilçam’ın içinde yetişip, sonrasında Yeşilçam’a alternatif filmler yaparak Yeşilçam’ı değişim ve dönüşüme zorlayan ve bunda da hatırı sayılır başarılar elde eden ender yönetmenlerden biriydi.
Ardında Şahane Bir Yapıt Bıraktı
Oyuncu Füsun Demirel: Tunç Başaran ile ilk 1987’de ‘Biri ve Diğerleri’ filmi için çalışma olanağı bulmuştum. Tunç’un çok uzun aradan sonra Yeşilçam’a, sinemaya dönüş filmi idi. Daha sonra 1988’de bu filmin benzerini ‘Hadi Gel Bar’ dizisi olarak yaptık. 1989’da ise Türk sinemasının en değerli başyapıtlarından biri, ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’da yine buluştuk. Tunç ile çok üretken bir süreç yaşadık o yıllarda. Enerjisi çok yüksek, yaratıcı, dinamik bir yönetmendi… Bazı insanlar şahane yapıtlar bırakırlar arkalarından, ya da güzel anılar… Tunç 81 yılına öyle çok şey sığdırdı ki… Güzellikleri bu dünyaya bıraktı ve gitti. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum değerli yönetmenimizin.
Herkes İçin Özgürlük Diyen Bir Yönetmendi
Sinema Yazarı Suat Köçer: Tunç Başaran, sinemaya çok erken yaşlarda başlamış, Lütfi Akad gibi önemli ustalara asistanlık yaparak işi ehlinden öğrenme fırsatı yakalamış bir sinemacıydı. Gerek filmleri ve gerekse görüşleriyle cesur bir yaklaşım içerisinde oldu. Film Arası Dergisi’nin Darbeler Özel Sayısı için yaptığımız söyleşide darbeler üzerine konuşmuş, bu konuda sinemacıların yeterli duyarlılığı göstermediklerini söylemişti. Sinemacıların ayırım yapmaksızın herkes için özgürlük talep etmeleri gerektiğinin altını çizmişti. Sinemaya tutkuyla bağlı, cesur bir yönetmendi. Yenilikçi bir anlayışla farklı hikâyeler anlattı. Özellikle Uçurtmayı Vurmasınlar filmiyle hafızalarımızda derin izler bıraktı. Mekânı cennet olsun.
Yeşilçam’dan Oscar Aday Adaylığına
Tiyatro oyuncusu Meriç Başaran’ın kardeşi, yazar Pakize Başaran’ın oğlu olan yönetmen, 1 Ekim 1938’de İstanbul’da dünyaya geldi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okuduğu zamanlarda ünlü yönetmen, senarist, oyuncu, yapımcı Memduh Ün ile tanışınca sinemaya yöneldi. Memduh Ün’ün asistanlığını yapan Başaran, Ertem Göreç, Ömer Lütfi Akad, Atıf Yılmaz ve Halit Refiğ’in de asistanlığı yaptı. İlk kez 1964’de ‘Hayat Kavgası’ filmiyle yönetmenlik koltuğuna oturan Başaran, 1980’li yıllarda Magnum Film şirketini kurdu. Şarkıcı Füsun Önal’la evlenen yönetmen, bir dönem televizyon kanalları için ‘Banker Kastelli’ gibi reklamların filmleri çekti.
Birkaç yıllık aradan sonra ‘Biri ve Diğerleri’ filmiyle sinema yönetmenliğine dönen Başaran, bu filmle 1987 Antalya Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, 1988’de İstanbul Film Festivali’nde En İyi Türk Filmi ödülünü kazandı. 1989’da çektiği ‘Uçurtmayı Vurmasınlar’ (Türkiye’nin 62. Akademi Ödülleri’nde ilk Oscar adayı), 1991’de çektiği ‘Piano Piano Bacaksız’ (Türkiye’nin 65. Akademi Ödülleri’nde Oscar adayı) filmleri ile adını Türk sinema tarihinin önemli yönetmenleri arasına yazdırdı. Başaran ayrıca, yönetmenlik koltuğuna oturduğu ‘Uzun İnce Bir Yol’, ‘Sen de Gitme’, ‘Kaçıklık Diploması’, ‘Abuzer Kadayıf’ filmleriyle de ses getirdi. Birçok dizi ve filme imza atan yönetmenin en son bir dönem filmi üzerinde çalıştığı ve bu filmi çekme hayali olduğu biliniyordu. (Saliha Sultan / Karar)