Önceki hafta bu yılki Oscar adaylarını ele almış, 12 dalda aday gösterilerek dikkatleri üzerine çeken Iñárritu imzalı Diriliş’i (The Revenant) manşete taşımıştık. Bu haftaki sayfamızın manşetinde yine Diriliş var. Zira Oscar yolculuğu nedeniyle sinema gündeminin ilk sırasına yerleşen film, bu hafta seyirci karşısına çıktı. Oscar’da akıbeti ne olur bilinmez ama şimdiden dünya genelinde büyük bir gişe başarısına imza atacağı kesin gibi. Dünya sinemasının popüler yönetmenlerinden Alejandro González Iñárritu’nun imzasını taşıyan filmde bu yıl 5. kez Oscar’a aday olan Leonardo DiCaprio başrolü üstleniyor. Son yılların dikkat çeken oyuncularından Tom Hardy’nin kötü adam rolüyle katıldığı Diriliş, arkadaşları tarafından ölüme terkedilen bir adamın hayatta kalma mücadelesini konu ediyor. 18. yüzyıl Amerika’sında geçen film, seyirciyi Hugh Glass adındaki efsanevi bir tuzakçının intikamına tanıklık etmeye çağırıyor.
Kalabalık bir grupla birlikte kürkleri için kunduz avlamaya çıkan Hugh Glass, ekipten uzaklaştığı sırada bir ayının saldırısına uğrayarak ağır yaralanır. Kızılderili ve Fransız birliklerinin kol gezdiği bölgede yerlilerin saldırısına uğrayan ekip kaçar ve yanlarında götüremeyeceklerini anladıkları Hugh’u geride bırakırlar. Ona göz kulak olması için oğlu, genç bir avcı ve her fırsatta Hugh’u eleştiren hırslı arkadaşı John Fitzgerald’ı bırakırlar. Oğlu ve genç avcıyı aldatarak Hugh’u ölüme terk eden John, uzun soluklu bir intikam savaşını tetikleyeceğinden habersizdir. Sayısız tehlikeyle karşı karşıya kalan Hugh, hayatta kalmak ve intikam alabilmek için büyük çaba sarfeder.
TAM BİR GÖRSEL BİR ŞÖLEN
Son olarak Birdman ile geniş kitlelerin beğenisini kazanan yönetmen Alejandro González Iñárritu, yer yer Amerikan’ın Kızılderili politikası ve kapitalist sistem eleştirisiyle öne çıkan yeni filminde, nefes kesen bir hayatta kalma mücadelesi anlatıyor. Michael Punke’nin romanından uyarlanan ve gerçek bir olaya dayandırılan film, her ne kadar bir intikam hikâyesinin izini sürse de insanoğlunun hırs, aç gözlülük, riya ve para arzusuna yönelik eleştiriler de barındırıyor. Bir Kızılderilinin Fransız askerine ‘Her şeyimizi aldınız’ çıkışıyla Kızılderili soykırımına göndermelerde bulunan Diriliş, bu tavrında ısrarcı davranmıyor, kurguyu büyük ölçüde aksiyon üzerinde yürütmeyi tercih ediyor. Ayı saldırısı, uçurumdan düşme anı ve diğer pek çok önemli sahnede yönetmenliğini konuşturan Iñárritu, ne yazık ki aynı başarıyı senaryo ve diyaloglarda gösteremiyor. Filmin görsellik, müzik ve başarılı oyunculuk performansları karşısında vasat düzeyde kalan diyalogları, ucuz hümanist söylemi ve Hollywood usulü manevi boyut oluşturma çabası, Diriliş’e Oscar için tasarlanmış bir proje imajı veriyor. Oscar yolculuğu sebebiyle ismi etrafında fırtınalar kopartılan Diriliş, dönemin Amerikan coğrafyasını kusursuz biçimde yansıtan sahneleriyle görsel şölen ifadesini fazlasıyla hak ediyor. Görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin adeta yönetmenden rol çalarcasına ustalığını konuşturduğu sahneler, seyirciyi vahşi doğada yolculuğa çıkarırken, Hugh’un hayatta kalmak için verdiği mücadeleyi ve yaşadığı dehşeti yakından görme şansı veriyor.
LEONARDO DAHA NE YAPSIN?
Film boyunca hemen her türlü zorluğa göğüs gererek son derece iyi bir oyunculuk performansına imza atan ünlü oyuncu Leonardo DiCaprio, bugüne kadar 4 kez aday olduğu Oscar’ı bu kez alacak gibi görünüyor. Filmde şekilden şekle giren, çetin doğa koşullarında birçok fiziki zorluğa göğüs geren DiCaprio, Oscar’ı almak için elinden ne geliyorsa yapmış. Sosyal medyada caps’lere konu olacak derecede gündemi işgal eden ‘Leonardo’nun Oscar hakkı’ bu kez kendisine teslim edilecek gibi.
TOM HARDY OSCAR’A OYNUYOR
Filmde kötü adam John Fitzgerald’ı canlandıran oyuncu Tom Hardy, önceki filmlerinin aksine bu kez kötü adamı oynuyor. Jest ve mimikleriyle olduğu kadar karaktere kattığı yorumla da kötü adamı layıkıyla canlandıran Hardy’nin En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu dalında aday olduğunu da hatırlatalım.