Ata Demirer, Türk komedyenler sayıldığında akla gelen ilk isimlerden. Mizahı kimilerince pek beğenilmese de müzisyenlik yönü ve taklit yeteneğiyle hakkı teslim edilen bir ünlü. Korsan TV ile başlayan yolculuğu günümüze gelirken pek çok filmle çeşitlendi. Bunun yanında stand-upları ve Ata Demirer Gazinosu gibi dijitalde de izleyebileceğiniz işleri mevcut. On parmağında on marifet var desek yanlış olmaz. Son filmi Bursa Bülbülü de geçtiğimiz cuma günü Disney Plus’ta izleyicilerle buluştu. Önce Recep İvedik 7 sonrasında Yılbaşı Gecesi ve en son Bursa Bülbülü. Disney Plus piyasaya yüksekten bir giriş yaparak gücünü ortaya koydu diyebiliriz. Bakalım devamı gelecek mi?
Ata Demirer sinemasına dönersek yapı olarak sahil kasabalarında geçen, keyifli, insanın içini ısıtan projeler. Niyazi Gül Dörtnala dışında filmlerinin de belli bir ortalamanın üstünde olduğunu düşünüyorum. Ekrana yakışan, enerjisi yüksek bir isim. Yönetmen seçiminde de riske girmeyi tercih etmeyip genelde Hakan Algül ile çalışıyor. Daha öncesinde Olanlar Oldu, Niyazi Gül Dörtnala, Eyvah Eyvah serisi ve Berlin Kaplanı’nda beraber çalıştılar. Bursa Bülbülü’nde de reji Hakan Algül’e emanet. Aralarındaki uyumun bu filme de pozitif yansıdığını düşünüyorum. Rejisi temiz, ortalama üstü bir yapım olmuş ancak filme dair yorumlar karışık. Bu duruma da hak veriyorum. Nedenlerine gelelim.
Başarılı komedyenin önceki işleri komedi temalı araya hafif bir aşk sosu eklenmiş projelerdi. Bu film yapı olarak hayli farklı. Bir dönem filmi ve ağır melankolik bir aşk hikayesi işliyor. Komedi filmi izleyeceğim beklentisiyle tvnin başına geçenler hayal kırıklığına uğrayabilir zira filmin güldürdüğünü söylemek güç. Durum komedisi ağırlıklı sahneler herkese hitap etmeyecektir. Demirer bu filminde kelime şakalarına da epey sırtını dayamış. Bu şakaların da ne derece seyirciye geçtiği şüpheli. Bu perspektiften bakıldığında filmin başarısı sorgulanabilir ancak üzerinde ciddi emek harcanmış, sanat yönetimi çok başarılı, oyunculuk performansları hayli doyurucu bir filmle karşı karşıyayız. Bu beklentiyle izlendiğinde son dönemin en başarılı yapımlarından biri olduğunu söyleyebiliriz. Beni hayli tatmin etti ve filmi ikinci kez izledim. Benim için arşivlik, ileriki dönemlerde melankolik bir Türk filmini canım çektiğinde aklıma gelecek işlerden biri olacak.
Bursa Bülbülü üzerine ciddi emek harcandığı her sahnesinden belli olan bir proje. Pandemi dolayısıyla filmin gösterim tarihi ertelenmiş bunun filmin üzerinden tekrar tekrar geçilip eksiklerin giderilmesi için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Komedyenin en farklı filmi olduğu aşikar. Kendisinin önceki filmlerini izlerken bu melodram sosunu yer yer almıştım. Hedefim Sensin’deki türkü sahnesi, Olanlar Oldu’daki finaldeki duygu yoğunluğu Demirer’in bize verdiği ipuçlarıydı. Bu filmde yapıyı tamamen bunun üzerine kurmuş. Filmin hikayesi genişlerken Arzu ile Cengiz arasındaki yakınlaşma serpiliyor. Aşk tesadüfleri sever sözünü doğrulayan bir açılışla başlayan ilişki film ilerledikçe yoğunlaşıyor. Burada Özge Özacar ile Demirer arasındaki kimyanın güçlü olması da pay sahibi. Daha önce birkaç dizide izlediğim Özacar’ın bu filmi taşıyan kolonlardan biri olduğunu söyleyebilirim. İnandırıcı ve güçlü bu performans filme güç katmış. Cem Gelinoğlu tercihine de başta şaşırdığımı belirtmeliyim. Komedi sineması için artık ağır bir top olan komedyenin yardımcı rolde bu projeyi kabul etmesi şaşırtıcı ancak iyi ki de kabul etmiş zira kendisi de başarılı bir iş çıkarmış. Melek Baykal, Tarık Pabuççuoğlu, Celil Nalçakan da iyi iş çıkarınca oyunculuk olarak doyuma ulaşıyoruz. Baykal’a ayrı bir parantez açmak gerek. Cennet Mahallesi’ndeki rolünü bu filmde bire bir yapmış ancak yazılan senaryoda karakter de bunu talep ediyor. Başarılı bir tiyatrocu olan Melek Hanım’ı farklı rollerde de görmek en büyük isteğim zira bu karakter sanki üzerine yapıştı. Arzu ile Cengiz’e dönersek ikili üzerinden kurulan yapı arka planda 80lerin Türkiye’si özellikle müzik kültürünü işlemeyi ihmal etmiyor. Chernobyl faciasından, halkın Maradona sevgisine kadar anlatıyor. Filmde en iyi işlenen karakterin Cengiz Sezen olduğunu söyleyebilirim. Müzik yeteneğinden, meşhur olmak için çırpınmasına, Arzu’ya hisleri kendisine her bakışından belli olan iflah olmaz bir aşıktan, yeri geldiğinde ceketini alıp gidecek vakurluğa sahip olmasına kadar karakter ince ince yazılmış. Ata’nın kaleminin de yıllar geçtikçe kuvvetlendiğini söylemek mümkün.
Film dönem işi olduğundan saygı duruşu konusunda da cömert. Dönemin ünlü sanatçıları başarıyla canlandırılmış ve hak ettikleri saygı gösterilmiş. Önemli rolleri olan Emrah ve Bülent Ersoy bire bir taklit edilmemiş, serbest bir uyarlama tercih edilmiş. Şahsen ikisinin performanslarını da beğendim. Bu saygı duruşlarında en can alıcı kısım Aşk Olsun üzerinden Metin Akpınar üzerine. Büyük usta bu sahneyi izlediğinde Demirer ile büyük gurur duyacaktır. Filmi sevmeyenlerin dahi bu sahneye bayıldığına eminim.
Filmin finali bence en güçlü yanı. Komedi olarak başlayıp dönem filmine evrilen Bursa Bülbülü, Bülbül Kasidesi eşliğinde burun sızlatan bir kavuşamama ile bitiyor. Evlilik teklifi sahnesinde Cengiz’in başta şaşkınlığı sonra ne yapacağını bilemeyip çılgınca alkışları yürek dağlayan cinsten. Komedyenin bugüne kadar bu denli güçlü performansını pek hatırlamıyorum. Bana çaresizliği tamamen geçirmeyi başardı. Oyunculuk o kadar inandırıcı geldi ki kendisinin gerçekten böyle bir ayrılık yaşadığını ve hayatından bir kesiti bize sunduğuna inandım. Filme dair eleştirebileceğim noktalardan biri keşke filmin başıyla sonu arasında bu denli ton farkı olmasaydı. Başından sonuna kadar komediyle harmanlanmamış bir aşk hikayesi izlemeyi tercih ederdim. Bu tür senaryolara yatkınlığı olduğunu ispatlayan Ata Bey’in belki gelecek projesi komedi yerine bir aşk hikayesi neden olmasın?