İçinde yaşadığı topluma karşı kendine vazife çıkartan, varlığını olmazsa olmaz bir nedene dayandıran ya da bir takım dürtülerin etkisiyle cezalandırıcı hüviyetine bürünen insanların beyazperdedeki hikayelerine çokça tanıklık eden izleyici, tüm bu bileşenleri tek potada eriten seri kati hikayeleri ile son yıllarda dijital platformların farklı türdeki yapımları ile beraber sık sık karşılaşır oldu. Kimi yaşanan gerçek olaylara kimi ise kurguya dayanan seri katil hikayeleri, aksiyon ve gerilim yüklü akıştan ziyade başta ana karakter olmak üzere insana dair psikolojik haritanın en kuytu bölgelerine de derinlikli bir seyahat bir bakıma. Yönetmen Ali Abbasi’nin Kutsal Örümcek adlı filmi, varlığını kendince bir misyona dayandıran Said’in seri cinayetlerine ışık tutuyor.
İran’ın Meşhed kentinde Sadi Henai tarafından işlenen cinayetlere dayanan film bir seri katil hikayesi. Fakat katili cinayet işlemeye sürükleyen psikolojik altyapıya yapılan vurgu, filmin başından sonuna karanlık bir ambiansın içine çekiyor izleyiciyi. Said’in kendini konumlandırdığı yer, zamanla kontrolden çıkmasına, yaptığı her eylemi mübah görmesine sebebiyet veriyor ve anormalin normalleştiği tezatlarla dolu bir kimlik sunuyor. Kendini özel hisseden Said için bu yeni kimlik, yaşadığı şehri sefaletle örülü yaşamlardan arındırma gibi dehşet verici bir sürecin kapısını açıyor. Akıp giden olayların müsebbibi tek bir kişi iken, ana karakterin bir kısım insana ve de özellikle çocuk yaştaki insanlara olumsuz örnek teşkil etmesi ile beraber dehşetin sürekliliğine işaret etmesi ile de sarsıcı bir etki yapıyor film.
Yakalanması ile beraber bir kısım insan tarafından gördüğü destek ile beraber işlediği cinayetlerin yıkıcılığını andıran bir çöküş sürecine giriyor Said. Arkasında durduğunu söyleyen çevresi tarafından iyice pohpohlanan Said bu tatlı rüyasından acı verici sayıklamalarla uyanıyor. Normal yaşantısında ailesine ve dostlarına karşı bağlı ve sevecen bir profil çizen Said’in cinayetlerle doldurduğu karanlık yüzüne, gazeteci Rahimi’nin filme katalizör etkisi yapan cesur varlığı ışık tutuyor. Bir adımdan sonra olayın derinliğine nüfus etmekten imtina eden sorumlu kişilerin aksine kendi yaşamını tehlikeye atacak cüretkar adımları ile Rahimi, filmde tutku kavramını temsil ediyor. Dış çevre ile gerilim halinde ilerleyen sosyal ilişkilerinde gördüğü baskılara rağmen fikirlerini savunmaktan geri durmuyor Rahimi.
Filmin ürkütücü atmosferinde, akış ile uyum halinde baş gösteren müziğin tarifsiz bir emeği var. Açılışta, simsiyah bir geceye eşlik eden melodilerdeki tedirgin edicilik, kapanış jeneriğinde dahi ciddi bir gerginlik unsuru. Dış çevrenin bakımsızlığı da, cinayet kurbanı insanların sahipsizliğinin bir göstergesi tadında. Hayata neşe ile bakan ve filme pozitif etki katacak hiçbir karakterin olmaması, adının özellikle vurgulandığı ülkelerin aleyhine şartlanılmış bir intiba uyandırsa da gerçek bir olaya dayanıyor olması, filmin özü itibariyle bedbin ortamını teyit etmiş oluyor.
İran’ın olumsuz tepkisi ile karşılaşan filmin tümden gerçeğin ta kendisini anlatıp anlatmadığı konusu bambaşka bir konu. Bununla birlikte, sinematografik olarak korku ve gerilim arasında başarı ile gidip gelen etkili bir film Kutsal Örümcek. Son yılların popüler ve bir o kadar da alışılageldik pek çok seri katil hikayesine başkaca bir coğrafyadan dahil olmak da üzerinde durulası bir bakış açısı sunuyor izleyiciye.