Desperate Housewives’ın yaratıcısı Marc Cherry’nin 2019’da başlayıp 2021’de sona eren antoloji serisi Why Women Kill, farklı zaman dilimlerinde aynı evde yaşamış, çok farklı karakter ve hayat tarzlarına sahip ancak evliliklerinde ihanete uğramak gibi ortak dertleri olan üç kadını anlatıyor. İlk sezonda Lucy Liu, Jennifer Goodwin ve Kirby-Howell Baptiste başrollerde.
1963, 1984 ve 2019 yıllarında aynı evde yaşamış üç çiftin evlilik hayatını enfes bir paralel kurgu ve hınzırlıkla anlatıyor dizi. Yaşadıkları dönemlerin ilişki klişelerini uçlarda yaşayan çiftlerin zamanlarının ruhlarına uygun sorunlarını takip etmek müthiş keyifli. 1963’teki çiftin isimleri Beth Ann ve Robert. Küçük kızlarını bir kaza sonucu kaybeden çiftin arasında hep bir gerilim var. Beth Ann, kusursuz bir ev hanımı olmaya çalışıyor. Her zaman elbise giyiyor, evi temizliyor, Robert geldiğinde mutlaka masada sevdiği yemekler oluyor ve belki de en önemlisi, hiç durmadan gülümsüyor. Bunlar Robert’a yetiyor mu derseniz, hayır. Elinden gelen her şeyi sunmasına rağmen kocası tarafından garson muamelesi gören, yağdırılan emirleri yerine getirmek için koşturup duran Beth Ann’se şikayetçi değil, kocasını seviyor. Ta ki aldatıldığını öğrenene kadar.
1984’teki çiftimiz epey eksantrik: Zengin koca avcısı Simone ve galerici kocası Karl. Simone, sadece abartılı tasarımcı kıyafetleri giyen, evin içinde bile partiye katılır gibi gezen, tüm tepkileri tiyatro sahnesinden sesini duyurmaya çalışan oyuncular kadar abartılı, duygularını uçlarda yaşayan biri. Karl, yani üçüncü kocasıysa tam bir İngiliz beyefendisi. Kibar, komik ama bir sırrı var.
2019’daki çiftimiz, günümüzde görebileceğimizin en modernlerinden. Taylor siyahi bir avukat, evi çekip çeviren güçlü bir kadın. Eli ise yazdığı sadece bir senaryo tutmuş, bunalımda bir ev erkeği. İkili, açık evlilik yaşıyor. Taylor biseksüel ve ikisi de zaman zaman hayatlarını renklendirmek için başkalarıyla görüşüyorlar. Ne var ki bir gün Taylor, sevdiği ve kendisine ihtiyaç duyduğunu düşündüğü Jade’i evlerine getirip kuralları bozuyor. Jade çok seksi olduğundan Eli sesini çıkarmıyor, işine geliyor bu durum ama yataklarındaki yabancının neler yapacağından haberleri yok.
Başta da dediğim gibi, üç çiftin hikayeleri paralel kurguyla anlatılıyor. Nesneler, kapılar ya da bazen bir dans figürüyle birbirine bağlanıyor sahneler, çoğu da yaratıcı şekilde. Çiftlerin kaderleri de paralel, yaşadıkları olaylar da. Ama asla tekrara düşmüyor senaristler, benzer sonlara benzer sebeplerle de olsa farklı yollardan gidiyorlar. Sonuçta kocaların finalde öleceğini ve dizinin isminden yola çıkarsak, onları kadınların öldüreceğini biliyoruz, burada sürpriz yok. Zaten diziyi izleten de finalde ne olacağının merakı değil, harikulade yazılmış, yıllarca aklınızda kalacak karakterler ve hikâyenin Marc Cherry tarzı “zamanı geçmiş ama hala çekici” anlatımı.
Diziyle ilgili üç itirazım var. Birincisi ismi, çekici değil. İkincisi açılış jeneriği, ondan da hoşlanmadım. Üçüncüsüyse finaldeki tango sahnesi. Zamanlaması, kurgulaması çok zor bir işin altına girmişler ve tam olarak başaramamışlar. Son bölümde olduğu için akılda negatif kalacak bir sahne ama hepsi bu kadar. Bu üçü dışında dizi kusursuza yakın.
Antoloji serisi olduğu için ikinci sezonda farklı oyuncularla yeni bir hikâye anlatılıyor. Üçüncü sezonsa geçtiğimiz aralık ayında onaylanmasına rağmen ağustosta iptal edildi yani dizi iki sezonda kaldı. Her sezon kendisinden sorumlu olduğu için, ilk sezona mutlaka şans vermenizi, başı sonu olan harikulade bir iş olarak afiyetle tüketmenizi tavsiye ederim.