İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 10–21 Nisan tarihlerinde düzenlenecek 39. İstanbul Film Festivali’nin Sinema Ödülleri sahipleri belli oldu.
İstanbul Film Festivali tarafından sinemaya gönül ve emek veren isimlere 2020’de takdim edilecek Sinema Ödülleri’nin sahipleri belirlendi. Festivalin Sinema Onur Ödülleri oyuncu Hümeyra ile yönetmen Birsen Kaya’ya, Sinema Emek Ödülü ise yapımcı ve dağıtımcı Seher Karabol’a verilecek.Ödüller, 9 Nisan gecesi yapılacak 39. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde sunulacak .
Müzisyen, Besteci, Söz Yazarı ve Oyuncu Hümeyra
Müzisyen, besteci, söz yazarı, sinema ve tiyatro oyunculuğuyla yıllardır hep özgünlüğünü koruyan ve hayran kitlesini artıran Hümeyra, 1969’da kendi besteleriyle yola çıktığı müzik kariyerinde birçok kez Altın Plak kazandı; “Olmasa (Güzelliğin On Para Etmez)”, “Bu Bendeki Aşk Olmasa”, “Kördüğüm”, “Otuz Beş Yaş”, ve “Sessiz Gemi” hâlâ dillerden düşmüyor. 1980’de Atıf Yılmaz’ın Talihli Amele filmiyle ilk kez kamera önüne geçti; Kırık Bir Aşk Hikâyesi (Ömer Kavur), Mine (Atıf Yılmaz), Bir Kadının Anatomisi (Yavuz Özkan), 80. Adım (Tomris Giritlioğlu) ile devam etti. 2000’li yıllarda Çağan Irmak’ın yönettiği Babam ve Oğlum, Kâbuslar Evi, Ulak, Unutursam Fısılda filmlerinde, Caner Özyurtlu’nun yönettiği Biz Böyleyiz’de (2019) ve Avrupa Yakası, Üzgünüm Leyla, Yalan Dünya, Şahsiyet, Kadın gibi birçok TV dizisinde rol aldı.
Vasıf Öngören’in kaleme aldığı aynı adlı tiyatro oyunundan Atıf Yılmaz’ın beyazperdeye aktardığı Asiye Nasıl Kurtulur? filmindeki rolüyle Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü’nü, Babam ve Oğlum ile Sinema Yazarları Derneği En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı. Birçok tiyatro oyununda rol aldı; 1991’de Ödüller Kimin ile Ankara Sanat Kurumu’ndan En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü, 2007’de Ben Anadolu ile İsmail Dümbüllü Ödülü’nü kazandı.
Sinemamızın İlk Kadın Yönetmen ve Senaristlerinden Birsen Kaya
Sinemamızın ilk kadın yönetmen ve senaristlerinden Birsen Kaya 1943’te İstanbul’da doğdu. Lise sonrası gazetecilik kariyerine Artist mecmuasında sinema muhabiri olarak başladı ve bu dönemde Vedat Türkali, Ülkü Erakalın, Agâh Özgüç gibi isimlerle bir arada çalışma imkânı buldu; yine bu dönemde Halit Refiğ ile tanıştı. Refiğ’in 1964’te çektiği Gurbet Kuşları’nda yönetmenin asistanlığını üstlenerek ilk kez kamera arkasında çalıştı. Daha sonra 200’e yakın filmde reji asistanlığı yaptı; bu filmlerden biri de Yılmaz Güney’in Arkadaş’ıdır (1974). Avantür filmler için senaryolar yazdı. Yılmaz Köksal’ın kariyerinde bir dönüm noktası olan western tarzındaki Çeko’nun (1970) senaryosu bunlar arasında en dikkat çekenlerdendir. 1970’te Nazmi Özer’in yarıda bıraktığı Kanlı Kader’i tamamlayarak ilk kez yönetmenlik yaptı. Aynı dönemde kendi yapım şirketi Ufuk Film’i kurdu.
Hep “reel hikâyelerin ilgisini çektiğini, aşk hikâyelerinden çok avantür filmler çekmeyi sevdiğini” söyleyen Birsen Kaya sinema kariyeri boyunca 15 filme yönetmen olarak imza attı. Bilge Olgaç ve Cahide Sonku’yla birlikte sinemamızın ilk kadın yönetmenlerinden biri olarak anılan Birsen Kaya, senaryosunu da kaleme aldığı 4 filmlik Dadaş Rıfat serisi ile sinema camiasında geniş yankı uyandırdı. Avantür filmlerin en revaçta olduğu dönemde çizgi roman uyarlaması Killing Ölüm Saçıyor (1971), Vur Kır Geç (1972) ve Hedefte Beş Adam (1972) gibi filmlerle Yeşilçam’ın aranan yönetmenlerinden biri oldu. Yönetmenliğini üstlendiği filmler arasında İntikam Derler Adıma (1970), Sevimli Serseri (1970), Sana Allah Acısın (1970), Aşkolsun (1971), Kanunsuz Yaşayanlar (1971), Kirli Eller (1971), Bitirim Kemal (1972) ve Şeftalisi Ala Benziyor (1975) sayılabilir.
50 Yılda İthalatçılıktan Yapımcılık ve Dağıtımcılığa: Seher Karabol
Yaşamı boyunca emek ve emekçiden yana olan Seher Karabol, sinema sanatımızın gelişmesi ve uluslararası tanıtımının yanı sıra ülkemizde telif hakları konusunda da yoğun çaba gösterdi. Seher Karabol, 1939’da doğdu. İstanbul Amerikan Robert Koleji’nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Gazetecilik bölümlerine devam etti. Eşi Üstün Karabol ile 1970 yılında film ithalatıyla başladığı sinema yaşamını, Onat Kutlar ile birlikte Türk Sinematek Derneği’nde Polonya, Çek, Macar, Bulgar ve Romen filmlerini sansürsüz olarak izleyiciyle buluşturarak sürdürdü. 1974’te Gülen Ataç ile amblemi değerli dostu Mengü Ertel tarafından tasarlanan Umut Sanat Ürünleri’ni kurdu. Hasan İzzettin Dinamo, Orhan Asena, Güngör Dilmen, Kemal Bilbaşar, Yılmaz Güney, Çetin Altan, Rıfat Ilgaz, Nevzat Üstün, Sennur Sezer, Melisa Gürpınar, Kerim Korcan’ın da aralarında olduğu birçok yazarın temsilcisi olarak yapıtlarının sinema filmine dönüştürülmesini sağladı ve telif haklarını temsil etti.
Ömer Faruk Toprak ve Nevzat Üstün adına şiir ve öykü yarışmaları düzenledi. Tüm engelleri göğüsleyip Yılmaz Güney filmlerini yurtdışına çıkardı; bu filmlerin San Remo, Berlin ve Locarno film festivallerinde de gösterilmelerini sağlayarak dünyaya açılmasına öncülük etti. 1985’te sayısı 150’yi bulan, tüm dünyadan yapım evlerinin Türkiye temsilciliğini yürüten Umut Sanat Ürünleri’nin yönetim kurulu başkanlığı görevini üslendi. Umut Sanat, büyük çoğunluğunu sanat ve bağımsız Amerikan filmlerinin oluşturduğu 300’den fazla yapımı izleyiciyle buluşturdu. Sinema salonu olmayan özellikle üniversitelerin bulunduğu kentlerde sinema salonları açarak genç sinema izleyicilerinin yetişmesine katkı sağladı. Bu girişimi, sanat filmlerinin dağıtımını yaparak daha da pekiştirdi. Umut Sanat, 1995’te İstanbul Kanatlarımın Altında’nın yapımcılığını üstlenerek yerli filmlerin farklı bir anlayışla izleyiciyle buluşmasına öncülük etti. 1997’de aynı firma bünyesinde oluşturduğu animasyon bölümü ile ülkemizde çizgi film yapımının gelişmesi için büyük çaba gösterdi.