Ankara Sinema Derneği’nin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla düzenlediği 25. Gezici Festival, ilk durağı Ankara’da seyirciyle buluşmaya devam ediyor.
Filmler üzerine düşündürmeyi, konuşturmayı, yeni fikirlere ilham veren buluşmalara vesile olmayı önemseyen Gezici Festival’in Ankara durağında haftanın ilk iki günü sunumlar ve söyleşiler açısından yoğun bir program vardı. Bu yılki sessiz film gösterimleri ise dün akşam, Çatışan Arzular (Smouldering Fires) filminin Donald Sosin’in canlı müzik performansı eşliğindeki gösterimi ile başladı.
‘Celil, ölümü sıradan kılmış biri, o yüzden ilginç bir adam.’
Pazartesi günü, Türkiye 2019 seçkisinde yer alan Soluk filminin gösteriminden sonraki söyleşide yönetmen Özkan Yılmaz, yapımcı ve senaryo yazarı Benan Yılmaz ve oyuncular Uğur Polat ile Emrullah Çakay seyircinin sorularını yanıtladı. 25. Gezici Festival’de ilk sinema filmi ile Ankara seyircisinin karşısına çıkan yönetmen, Soluk’tan çok öncesine dayanan sinema serüveninden, gerçek bir hikâyeden yola çıkarak kaleme aldığı filminin senaryo ve yapım süreçlerinden söz etti. Sorular üzerine filmdeki karakterlerin enine boyuna konuşulduğu söyleşide seyircinin en fazla dikkatini çeken karakter olarak öne çıkan Emrullah Çakay’ın canlandırdığı Celil karakteri hakkında konuşan Özkan Yılmaz şunları söyledi: ‘Çok sevdiğimiz bir abimizin hastalık sürecinin sonunda, bir hasta bakıcı girmişti hayatımıza. O hasta bakıcıyı görünce biz de sizin gibi çok şaşırdık, böyle bir insan olabilir mi diye. O hasta bakıcıdan yola çıkarak yazmak istedim bu senaryoyu. Bunca zaman mezarlıklarda çalıştıysanız, ölüme bu kadar yakın tanık olduysanız, böyle biri olabilirsiniz. Celil ölümü sıradan kılmış biri, o yüzden ilginç bir adam.’
‘Ben de bir yere ait hissetmiyorum.’
Türkiye 2019 seçkisinde yer alan Aidiyet filminin gösterimi ise salı günü, yönetmen Burak Çevik’in katılımıyla gerçekleşti. Gösterimden sonra seyircinin sorularını yanıtlayan Burak Çevik, filmde anlattığı hikâyenin kendisi için kişisel yönünden, filmin çıkış noktalarından, senaryo sürecindeki düşüncelerinden, uzun süren provalardan ve sadece 9 gün süren çekim sürecinden söz etti. Filmin ismiyle ilgili bir soruyu ise şöyle cevapladı: ‘Önemli olan aitlik meselesiydi Bu karakterler neye ait? Birbirlerine mi aitler, aileye mi aitler, yoksa hiçbir şeye ait değiller de savruluyorlar mı boşlukta? Böyle bir soru vardı kafamda. Ben de bir yere ait hissetmiyorum, savruluyormuşum gibi, bu dünyaya hazırlıksız fırlatılmışım gibi. Biraz bu hisle bu karakterleri düşündüğümde koyduğum bir isim bu.’
Canlı Müzik Eşliğinde Sessiz Film Gösterimi: Çatışan Arzular
6 yıldır gerçekleştirilen canlı müzik eşliğindeki sessiz film gösterimleri artık bir Gezici Festival geleneği. Festivalin bu yılki ilk sessiz film gösterimi pazartesi akşamı, sinema yazarı Ahmet Gürata’nın sunumu ve Donald Sosin’in canlı müzik performansı eşliğinde gerçekleşti.
Gösterimden önce Çatışan Arzular (Smouldering Fires, 1925) ve filmin yönetmeni Clarence Brown hakkında bilgi veren Ahmet Gürata, daha sonra filme müziğiyle eşlik edecek olan Donald Sosin’i sahneye davet etti. 40 yılı aşkındır sessiz filmlere müzik yapan ve bugün sessiz film müziği dendiğinde ilk akla gelen isimlerden biri olan Donald Sosin seyirciyi selamladıktan sonra yaptığı kısa konuşmada ‘Müthiş bir seyirci var. Her yaştan izleyici görmek çok güzel. Sessiz filmlere eşlik eden müzisyenler doğaçlama müzik yaptıklarında seyirci ile müzisyen arasında çok özel bir etkileşim oluyor. Bu deneyimi benimle paylaşmak üzere burada olduğunuz için çok teşekkür ederim,’ dedi.
Ehsan Khoshbakht’ın Sunumuyla: Güle Oynaya Cehenneme Gidiyoruz (Merrily We Go To Hell)
“1930’ların başlarında dünyaca tanınmış iki tane kadın yönetmen vardı. İkisi de çok yetenekliydi ama bir tanesi ruhunu şeytana satmıştı. Alman yönetmen Leni Riefenstahl, Hitler’in en sevdiği yönetmenlerden biriydi ve Nazi rejimi için propaganda filmleri çekmişti. Diğeri ise az sonra izleyeceğimiz filmin yönetmeni Dorothy Arzner’dı.”
Festivalin Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri bölümünde yer alan Güle Oynaya Cehenneme Gidiyoruz (Merrily We Go To Hell) filminin gösterimi pazartesi günü, seçkiyi hazırlayan İranlı yönetmen, küratör ve yazar Ehsan Khoshbakht’ın yukarıdaki sözlerle başlayan sunumuyla yapıldı. Bologna Cinema Ritrovato Film Festivali’nin ortak yönetmeni olan Ehsan Khoshbakht, gösterim öncesindeki sunumda, Dorothy Arzner’ın sinema tarihindeki yerinden söz etti ve bu filmi seçkiye almasının sebeplerini açıkladı.
Ehsan Khoshbakht’ın Sunumuyla: Otostopçu (The Hitch-Hiker)
Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri bölümüne ait Otostopçu filminin gösterimi, seçkiyi hazırlayan Ehsan Khoshbakht’ın sunumuyla gerçekleşti. Filmin yönetmeni Ida Lupino ve yönetmenin başyapıtı sayılan filmi hakkında ilgi çekici bilgiler veren Khoshbakht, bu sunumunda seçkide yer alan filmlerin ortak özelliklerinden birisinin de başarısız erkek karakterler olduğunu söyledi: “Birinde alkolik bir erkek var, birinde bağımlı bir grup caz şarkıcısı, Otostopçu’da ise şiddet düşkünü bir erkek…”
İran’ın Yeşilçamı: Devrim Öncesi Popüler İran Sineması
25. Gezici Festivalde salı akşamı, Amerikan Sinemasının Kadın Öncüleri seçkisini hazırlayan Ehsan Khoshbakht’ın, İran’ın Yeşilçam’ı diyebileceğimiz, devrimden önceki popüler İran sinemasını ele alan filmi Renkli Farsça’nın gösterimi yapıldı. Gösterimden sonra Ahmet Gürata moderatörlüğündeki söyleşide soruları yanıtlayan yönetmen, filmde ele aldığı dönemin sineması, dönemin sosyo politik arkaplanı, bu sinema üzerine bir film yapmak istemesinin sebepleri ve genel olarak filmle ilgili seçimleri hakkında konuştu.
GEZİCİ FESTİVAL’DE 4 ARALIK ÇARŞAMBA
Büyülü Fener Sineması
12.0O seansında Türkiye 2019 bölümü kapsamında programda yer alan Özkan Yılmaz’ın ilk uzun metrajlı sinema filmi Soluk; 14.00 seansında Karim Aïnouz’un Cannes Film Festivali’nin Belirli Bir Bakış bölümünde ödül alan ve önümüzdeki yıl Oscar yarışında Brezilya’yı temsil edecek olan yeni filmi Görünmez Yaşam (A Vida Invisível); 16.45 seansında Türkiye 2019 bölümündeki, Burak Çevik’in filmi Aidiyet; 18.30 seansında Türkiye 2019 bölümünde yer alan Şehitler, yönetmeni Köken Ergun, görüntü yönetmeni Batu Tezyüksel ve yapımcısı Asena Hayal’in katılımıyla gösterilecek. 21.00 seansında ise Siyah Perde: Sinema ve Irkçılık bölümünden Gecenin Sıcağında (In the Heat of the Night, 1967) seyirciyle buluşacak.
Çağdaş Sanatlar Merkezi
10.30 seansında Çocuk Filmleri seçkisi; 14.00 seansında Sanat Uzun, Hayat Kısa bölümünden Marianne ve Leonard: Aşk Sözleri(Marianne & Leonard: Words of Love); 19.00 seansında Muhsin Ertuğrul’un, Ukrayna’daki devlet arşivlerinde bulunana dek kayıp olduğu düşünülen, 1927’de Sovyetler Birliği’nde çektiği filmi Tamilla, yapımından 92 yıl sonra, Ayşe Tütüncü ve Miray Eslek’in canlı müzik performansı eşliğinde seyirciyle buluşacak.
GEZİCİ FESTİVAL’DE 5 ARALIK PERŞEMBE
Büyülü Fener Sineması
12.00 seansında Dünya Sineması bölümünden, Josephine Mackerras’ın South By Southwest Film Festivali’nde ödül kazanan ilk uzun metraji Alice, 14.00 seansında Türkiye 2019 bölümünden, Cenk Ertürk’ün ilk uzun metrajlı filmi Nuh Tepesi; 16.45 seansında Türkiye 2019 bölümünden Şehitler; 18.30 seansında Siyah Perde: Sinemada Irkçılık bölümü kapsamında programda yer alan Spike Lee filmi Doğruyu Seç (Do the Right Thing, 1989); 21.00 seansında Dünya Sineması bölümünde yer alan, yılın en dikkat çekici canlandırma filmlerinden Bir Köpeğin Fantastik Hikâyesi (L’extraordinaire voyage de Marona) seyirciyle buluşacak.
Çağdaş Sanatlar Merkezi
10.30 seansında Çocuk Filmleri seçkisi; 14.00 seansında Sanat Uzun, Hayat Kısa bölümünden Toni Morrison: Beni Oluşturan Parçalar (Toni Morrison: The Pieces I Am); 16.30 seansında Sanat Uzun, Hayat Kısa bölümünden Zaman Makinemiz (Our Time Machine) filmleri gösterilecek. 19.00 seansında ise Hollanda Büyükelçiliği’nin katkılarıyla, piyanist Daan van den Hurk’un canlı performansı eşliğinde seyirciyle buluşacak olan Fridrikh Ermler’in son sessiz filmi İmparatorluk Kalıntısı (Oblomok imperii, 1929) izlenebilir.