Sıradanlığın güvenli limanına yanaştırılan bir yaşantının sakinliği veya alışılageldik rutini kimi insan için yeterli değildir. Hayatın tüm iniş ve çıkışlarını her şeyi ile yaşamak isteyen maceraperestler kadar, kitle içinde özel bir yer bahşederek kendini seçilmiş insan kabul edenler de olur. Bu seçilmişlik kabulü bazen kendine has bir misyon addederken bazen de değişmez bir ilgi odağı olmayı hak ettiğini düşündürür insana. Yönetmen Kristoffer Borgli’nin İlgi Manyağı filmi, dikkatleri her koşulda üzerine çekmeye çalışanların hazin öyküsü adeta.
Sevgilisi Thomas’ın kariyerinde başarıyı yakalamasının ardından ilgi odağı haline gelmeye çalışan Signe’nin trajik öyküsü aslında insana dair bilindik bir öykü. Sosyal medya çağında, özellikle fenomen olarak bilinen bazı sosyal medya kullanıcılarının ilgi çekmek için (kendi mesleklerini bir piyon olarak sahaya sürmek de dahil olmak üzere) yaptıkları paylaşımların kimi zaman narsizmin doruklarında yüzdüğünü görmemek imkansız. Göstermek üzerine kurulu yaşamların dikkat çekmek için sansasyon yaratmaları kaçınılmaz. Haliyle de kısa vadede bencil duyguları tatmin etmenin geçici hazzı yaşanırken uzun vadede sahip olunacak ruhsal yıkım çok umursanılası bir durum olmuyor. Signe de, ilgileri üzerine toplamak adına her türlü fırsatı değerlendirmekten kaçınmıyor. Kimi zaman olmayan alerjisini kimi zaman sahip olmadığı kahramanlığını sürüyor sahaya. Fakat son hamlesi, kendi felaketinin altına attığı imza oluyor.
Film içerisinde farklı sosyal statüdeki insanların iç içe var olduğuna tanıklık etmek dikkat çekici. Filmin çatışma ortamını tetikleyen unsur, farklı statülerin müreffeh bir toplum içerisinde asgari yaşam standardı içerisinde bir arada olmasının ötesinde bir benmerkezcilik hissi. Signe’nin tam da sosyal medya çağına uygun şekilde bir benmerkezci tavrı başka insanları hor görmenin ya da insanlara zarar vermenin ötesinde bir durum. Psikolojik bir hastalık olan bu durumun tatmin noktası bir hayli uzaklaştıkça, Signe’nin tatlı düşleri kabusa evriliyor.
Yönetmenin oyuncu yönetimindeki başarısı, Signe’nin, kendisi gibi benmerkezci kişiliğe sahip sevgilisi Thomas ile beraber olduğu anlarda daha fazla bir sinir bozuculuk ile taçlanıyor. Film boyunca birbirini aşılması gereken birer eşik olarak gören çiftin felaketi çağıran rahatsız edici bir uyumu var. Yalan ile süslenen bu uyumun her ikisi için büyük bir talihsizlik olduğu da aşikar. Kaostan beslenen çiftin en büyük kurbanları yine kendileri oluyor.
Filmin öyküye derinlik katan bir kurgusu var. İskandinavya’dan gelen günümüze dair eleştirel bakış açılarına sahip çok sayıda başarılı filmden birisi olan İlgi Manyağı’na sinir bozuculuk katan müzikler ile beraber karakter tasarımındaki başarı da dikkat çekiyor. Bir refah toplumu içerisinde mutluluğu çok tehlikeli sularda arayan Signe’nin ruhsal ve fiziksel değişimi bir hayli etkileyici.
Anı yaşamak değerli. Fakat hayatı bir bütün olarak yaşayabilmek çok daha değerli. Anlık heveslerine ömürlük bedeller ödetenlerin hikayesi olan İlgi Manyağı’nın mutluluğu serin limanlarda arayanlar için ibret, benmerkezci karakterler için de uyarı olması dileği olsun son söz.