Tüm dünyada hayatın akışını değiştiren yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle birçok kültür sanat faaliyeti online ortama taşınmaya devam ediyor. İnsanların evde daha fazla zaman geçirdiği bu süreçte dizi ve film setlerinin bazıları durdurulurken, bazılarında da yöntem değişikliğine gidiliyor. Bu durumu sanatsal üretime engel olarak görmeyen bir grup genç sinemacı ise “Bizi Ayıran Duvar” adındaki uzun metrajlı filmlerini izolasyonda bulundukları evlerinde çekmeye başladı.
Kendilerine “XCrew” adını veren Barış Çekiç, Furkan Rıza Demirel, Çağdaş Utku Çakar ve Ahmet Çakar, filmin üretim hikayesini, karşılaştıkları zorlukları ve evden film çekmeye dair deneyimlerini AA muhabirlerine anlattı.
“Her şeyimizin darmadağın olduğu bir sürecin içerisinde bulduk kendimizi”
Daha önce çeşitli festivallerin yanı sıra uzun metrajlı filmlerin senaryo ve yapım alanlarında çalışmalar yapan Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Televizyon bölümü 3. sınıf öğrencisi Furkan Rıza Demirel, karantina sürecinden önce ev arkadaşlarının farklı yoğunluklar içerisinde olduğunu söyledi.
Demirel, kendisinin de mezuniyet projesi hazırladığını belirterek, “Ahmet (Çakar) Ağabey bir diziye başlamak üzereydi. Barış’ın (Çekiç) da online platformlarla ilgili birkaç dizi projesi vardı, onların ön çalışmasını yapıyordu. Salgın ortaya çıkınca herkes önce evine çekildi. Bildiğiniz gibi prodüksiyon ekipmanlarının kullanımı, kiramala usülleri ve setlerin çalışma ortamı gibi faktörler salgın açısından tehdit oluşturuyordu ve bu yüzden bir anda her şeyimizin darmadağın olduğu bir sürecin içerisinde bulduk kendimizi.” dedi.
“Filmin izleyiciye en hızlı şekilde ulaşması gayreti içerisindeyiz”
Film projesinin, Barış Çekiç’in fikriyle çıktığını aktaran Demirel, şöyle devam etti:
“Bu bizi çok heyecanlandırdı açıkçası ve hemen telekonferans yöntemiyle toplantılar yaptık. Bütün planımızı hazırlamıştık, senaryoyu oturttuk, herkesin görevleri belirlendi. Fakat bu sırada bende bir anda öksürük şikayetleri başladı. Yani Kovid-19’dan şüpheleniyordum ama bir yandan da bu film için o kadar hazırlık yaptık ve arkadaşlarımı yarı yolda bırakmak istemiyordum. Diğer taraftan da hastalığı bulaştırma riskini alamazdık. Böyle olunca başta film iptal olur gibi oldu. Çünkü sonunu bile benim karakterime bağlamıştık. İşlerimiz yarıda kaldı, evlerimizde karantinaya girdik, teknik ekipmanların tedariğinde bazı sorunlar yaşadık ve nihayetinde koronavirüs testim pozitif çıktı ama tüm bunlar bizi yıldırmadı. Çünkü ‘filmcinin işi problemlere çözüm üretmektir’ diye düşünüp, yeniden harekete geçtik. Ben evde karantina altındayım ve filme uzaktan dahil oluyorum. Bu sefer oyuncu olarak değil, senaryo ve yapım aşamasında destek vermeye çalışıyorum. Uzaktan yapımcı sistemiyle yeni bir yol çizdik ve inşallah hedeflediğimiz tarihte filmimizi tamamlamış olacağız.”
Demirel, online platformdan seyircilerle buluşturacakları filmin genç sinemacılara ilham olmasını temenni ettiklerini dile getirerek, “Çağa ayak uydurma gayreti içerisindeyiz. Çünkü sinemanın geleneksel doğrularından farklı olarak, çok daha az kişinin çalıştığı bir ekiple, uzun festival süreçlerine dahil olmadan filmin izleyiciye en hızlı şekilde ulaşması gayreti içerisindeyiz. Bu dönemde moral gerçekten çok önemli. Hastalığımın en kötü olduğu zamanlar benim moralimin en düşük olduğu zamanlardı. Bir şeylerle uğraşmak morali daha yüksek tutuyor hem de insanı çok daha iyi hissettiriyor.” ifadelerini kullandı.
“Film, 3 kardeşin karantinada birbirlerini yeniden tanıma süreçlerini ele alıyor.”
Yaklaşık 3 yıldır sinema sektöründe yer alan, filmin yönetmeni ve senaristlerinden 23 yaşındaki Barış Çekiç de set için 20 günlük bir takvim belirlediklediklerini dile getirdi.
Çekiç, film çekimleri için günde yaklaşık 7 saat çalıştıklarını ve aynı gün kurguda ön izleme yaptıkları bilgisini verdi.
Karantina sürecinde insanların birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı bulduğunu ifade eden Çekiç, şunları kaydetti:
“Tüm dünyanın bir şekilde kendisini karantinaya aldığı bugünlerde insanların bir süre sonra birbirlerini yeterince tanımadıkları ve tahammül edemedikleri yönünde şikayetlerde bulunmaya başladıklarını işittik. Filmin konusu da aslında bu durumdan ortaya çıktı. Filmde ebeveynleri yurtdışında karantinada kalan 3 kardeşin bu süreçte birbirlerini yeniden tanıma süreçlerini ele alıyoruz. Tabii set ortamının imkanları kısıtlı olduğu için teknik açıdan olabildiğince kolay yolları bulmaya gayret ediyoruz. Bu süreçte sağlığımız için morallerimizin yüksek tutulması önemli. Biz de böyle bir üretim sürecinde bulunarak, kendimizi en azından motive ediyoruz.”
“Bambaşka bir deneyim yaşıyoruz”
Filmin oyuncularından, Eyüpsultan Film Akademisi mezunu Ahmet Çakar, “Sinemada kameranın önü, arkası ve ev yaşantısı apayrı dünyalardır. Şimdi biz filmi çekerken, bu üç ayrı dünyada aynı anda dolaşıyoruz. Bir taraftan ev halimizdeyiz ama aynı zamanda oynadığımız karakterle de aynı mekandayız. Biraz sonra kameraman olarak, sürece dahil oluyoruz. Yani çok başka bir deneyim yaşıyoruz açıkçası.” diye konuştu.
Ekibin en genç ismi, filmin oyuncularından Çağdaş Utku Çakar ise henüz 10 yaşında oyunculuğa başladığını belirterek, 5 reklam filmi, iki uzun metraj film ve yaklaşık 10 kısa filmde yer aldığını ifade etti.
Evde çalışmanın sıkıcı olmadığını, aksine eğlendiği yorumunu yapan Çakar, böyle bir süreçte filmin kendisi için çok önemli bir tecrübe olduğununu sözlerine ekledi.
Filmde oyuncu, senarist ve yönetmen olarak yer alan Barış Çekiç’e senaryoda yardımcı olan Furkan Rıza Demirel, aynı zamanda filmin yapımcılığını üstleniyor.
Filmin oyuncu kadrosunda ayrıca, aynı zamanda baba ve oğul da olan Ahmet Çakar ve Çağdaş Utku Çakar yer alıyor.
Aileleri yurtdışında karantinaya alındığı için evde yalnız kalan üç kardeşin, sokağa çıkma yasağıyla beraber evde sıkıştıkları 1 aylık süreyi anlatan “Bizi Ayıran Duvar” filminin haziran ayında bir dijital platformdan ücretsiz olarak yayınlanması planlanıyor.
(AA)