Ataşehir Belediyesi, Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü tarafından düzenlenen Ataşehir Belediyesi Çevre Konulu Ulusal Kısa Film Yarışması’nın dördüncüsü 22 Şubat-5 Haziran 2016 tarihleri arasında gerçekleştiriliyor.
Küresel iklim değişikliğinin etkilerinin hızla yaşandığı günümüzde; çevre bilincini arttırarak, ilerleyen yıllarda daha temiz ve daha yaşanabilir bir çevreye kavuşma hedefiyle hareket eden Ataşehir Belediyesi, bu bağlamda farkındalık yaratmak ve çevre için film üretenleri desteklemek amacını gütmektedir.
Ataşehir Belediyesi Çevre Konulu Ulusal Kısa Film Yarışması kapsamında 26 Mart – 29 Mayıs tarihleri arasında 10 hafta sürecek bir de kısa film atölyesi düzenlenmekte. Katılımların ücretsiz olduğu atölye süresince öğrenciler temel sinema eğitimi alacaklar ve bir kurmaca bir de belgesel kısa film üretecekler.
Atölye ile ilgili duyuruların takibi ve başvuru için www.atasehirkisafilm.com
Yarışmada ön elemeye geçen filmler 1-2 Haziran tarihinde izleyiciyle buluşacak ve 4 Haziran’da gerçekleştirilecek ödül töreninde toplam 50000 TL ödül sahiplerini bulacak.
Yarışma ana jürisi bu yıl yönetmen Yeşim Ustaoğlu, oyuncu Derya Alabora, görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, senarist İlker Barış ve Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü Ayten Kartal’dan oluşuyor.
Festivalin ortaya çıkış sürecini ve çevre duyarlılığının kısa filmlere yansımasını Ataşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Müdürü aynı zamanda festivalin organizatörü Ayten Kartal ile konuştuk.
Çevre konulu kısa film düzenleme fikri ilk nasıl ortaya çıktı?
Ataşehir Belediyesi olarak çevre ile ilgili bir farkındalık oluşturmak istedik. O yüzden her alandan faydalanmak istedik. Sanatta, filmler de bu çerçevede doğmuş bir fikir. Zaman zaman çevre ile sporu birleştirdik, zaman zaman başka alanları birleştirdik, bu sefer de filmleri yapalım dedik. Sonra kısa film yarışması olsun istedik. İlk olarak 2013 yılında ulusal çevre konulu kısa film yarışması başlamış oldu.
Çok önemli bir konu üzerinden gerçekleştiriyorsunuz bu festivali. Özellikle toplumun farkındalık kazanmasını sağlamak açısından çok önemli. Peki bu filmlerin geniş kitlelere ulaşması noktasında kaygı güttünüz mü?
İnsanların sanat anlamında bu camiayı destekleme düşüncesiyle yola çıktık; hem bununla ilgili filmler yapılsın istedik hem de bu filmleri çeken insanların farkındalıklarını ve dikkatlerini geliştirmek istedik. Bu alanda bir üretim oluşmasıydı amacımız. Konuyu çevre ile kısıtladığımızda gelecek ürünler, üretim ne yönde olabilir; dönüp baktığımızda çevre ile ilgili çok fazla film yok. Ama ödül sistemi oluşturursak o zaman insanları teşvik etmiş olacağız; ekonomik olarak destekleyince bu yarışma için film çekmeye başladılar. Sürdürülebilir bir proje aynı zamanda ve devamlılığı var. Bir sonraki sene Ataşehir belediyesi bu yarışmaya devam edecek ve biz bunun için hazırlanalım diyecekler. Ödül miktarlarına baktığımızda da piyasaya göre güzel; teşvik edici, destekleyici ve katılımı arttırıcı miktara sahip. Çevre ile ilgili bir farkındalık yaratırken aynı zamanda atölye çalışmalarımız da devam ediyor. Atölye çalışmaları kapsamında sinemanın tarihi, teknikleri, bir film nasıl çekilir ve nelere dikkat etmek gerekirle ilgili 6-7 hafta süren bir eğitim süreci var. İlk yıllarda katılım, proje uygulama çok iyi bilinmediği için daha az sayıdaydı ama sonraki yıllarda 60-70 kişi katılmaya başladı. Güzel bir rakam ve istikrar da yakalanmış oldu. Atölye çalışmasının sonunda da iki tane film çekiliyor. Şimdiye kadar söylediklerim sanat, sanatı destekleme, kültüre verilen değer ama diğer yönden bakınca asıl çıkış noktamız çevre ile ilgili farkındalık oluşturmak. Devletin politikaları vardır çevre ile ilgili ve bu politikalar bazı konularda belirleyicidir. Hayata ve çevreye nasıl bakıyoruz. Ama birey olarak da bizim farkındalıklarımız önemli.
Nasıl filmler geliyor genel olarak; daha çok kafa yoran filmler mi mesela? Çevreye bakışları nasıl? Mesela kamu spotu tarzı filmler geliyor mu?
İlk yıllarda buna benzer şeyler geliyordu kamu spotu gibi ama bugüne baktığımızda dördüncü yılımızdayız ve 131 tane film başvurdu. İlk 2013’de 77 filmle başlamışız. 2013’de toplam para ödülümüz on altı bin lirayken 2016’da toplam para ödülümüz elli bin lira. Dolayısıyla biz de yol alıyoruz, bize gelen ürünlerde yol alıyor. Çok emek harcanmış çok başarılı filmler var.
Festivalde filmlerin başvurabileceği kategoriler var. Bu kategorileri yarışan kişiler mi seçiyor yoksa siz mi o kategorilere yerleştiriyorsunuz?
Aslında bir sene şöyle bir şey yaptık animasyon, kurgu, belgesel diye ayırdık. Ama animasyon filmleri çok az çekiliyor. Mesela üç kişi başvuruyorsa dolaylı olarak ilk üç de onlar oluyor. Dereceye girecekler belli oluyor. Biz de amatör ve profesyonel diye kategori yaptık. Yarışan kişiler hangi kategoride yarışmak istiyorsa onu kendi seçiyor.
Peki çevre ile ilgili alt başlık oluşturuyor musunuz her sene için?
Çevrenin aralığı çok geniş aslında; tüketim alışkanlıklarımız ve ekolojik hayata dönüşle ilgili çok güzel belgesel çekilmişti mesela. Dolaylı olarak çevre ile ilgili, bazı alışkanlıklardan vazgeçmenin doğaya katkısını vurgulayan bir filmdi. Kentsel dönüşümde çevre ile ilgili kaygı verici bir durum. Doğayı olduğu gibi kabul etmeli ve onu değiştirmeye çalışmamalı; bugün insanoğlu kazanmış gibi görünüyor ama kazanan doğa olacaktır. Alt başlığımız yok çevreye dair derdi olan tüm filmler yarışmaya katılabiliyor.
Yarışmaya katılan yeni yeteneklerin uzun vadede sinemaya katkı sağlayacağını düşünüyor musunuz?
İlk defa başvuranlar var mesela, ilk ödüllendirmede ona dikkat ettik. İlk defa başvurmuş, başarılı bu konuda bunu teşvik edelim. İlk defa bir engelli çocuğumuzun doğaya, hayata bağlılığını onun gözünden anlatmışlar filmde. Belki eksikleri var ama farklı bir şey yapılmış. Bu anlamda bu sene ki çalışmaları çok beğendim. Belgesel, kurmaca, animasyon anlamında bu yarışmaların, Ataşehir belediyesinin de düzenlediği bu yarışmanın sinema sektörünü destekleyeceğini ve büyüteceğini düşünüyorum.
Festival sonrasında ne gibi geri dönüşler aldınız? Bu geri dönüşler sizin beklentilerinizi karşıladı mı?
Sayısal bir takım artışlar var. Niteliksel olarak da artışlar var. Bu bizim çalışmaların iyi yönde ilerlediğinin kanıtı. Mesela bahsettiğim atölye çalışmaları ile ilgili bizi mail yağmuruna tuttular bu atölye devam etsin diye. Faydalandıklarını olumlu anlamda etkilendiklerini söylediler. Ama bu bir finans sorunu ve belediyelerin de belli kaynakları var. Basında yer aldı çalışmalarımız. Bu sene konsepti büyüttük; 5 Haziran Dünya Çevre günü. 4 Haziran’da Ferhan Şensoy Ses Tiyatrosu’nda ödül törenimiz olacak. Hedeflerimizi ve beklentilerimi büyütüyoruz. Bunun karşılığında da iyi ve olumlu; beğenilen, istenilen dönüşler var. İnsanlar yapılsın diye bekliyorlar. Hedefimiz Uluslararası aslında.
Yarışmaya Ataşehir’den katılan var mı?
Şehir sınırlamamız yok ama diyelim ki bizim sınırımız 60 ile kalmak istiyor ve 100 kişi başvurunca tercihimiz Ataşehir’den başvuranlar oluyor. Öncelikle Ataşehir’in halkına hizmet sözü vardır. Ama Ataşehir’den de ciddi katılım var. Bizim projelerimiz geniş yerlere ulaşıyor.
Haber/Röportaj: Zehra Ayçiçek