Yönetmenliğini James Watkins’in üstlendiği, başrollerini Idris Elba, Richard Madden, Charlotte Le Bon, Jose Garicia ve Kelly Reilly’nin paylaştığı ‘Baskın Günü’ 29 Nisan’da vizyona giriyor.
BASKIN GÜNÜ
Michael Mason (Richard Madden, ‘GAME OF THRONES’) içinde cüzdandan daha fazlası olan bir çantayı çalınca, bir anda CIA’nın bir numaralı hedefi haline gelen, Paris’te yaşayan Amerikalı bir yankesicidir. Söz konusu olayı sahada inceleyen CIA ajanı, Sean Briar (Idris Elba, ‘LUTHER’, PROMETHEUS), kısa zamanda Michael’ın çok daha büyük bir oyunun sadece piyonu olduğunu fark eder. Ancak Briar aynı zamanda Michael’ın bu büyük çaplı komployu açığa çıkarmak için çok büyük yardımı dokunacağının da farkına varır.
Emirleri hiçe sayan Briar, olayın seri bir şekilde can damarına inip, bir an önce peşine düşebilmek için Michael ile onun yankesicilik alanındaki uzmanlığından faydalanmak üzere iş birliği yapar. 24 saatlik amansız bir takip sürüp giderken, birbirlerinden çok farklı olan ikili, kendilerinin hedef olduğunu ve ortak düşmanlarını alt etmek için birbirlerine güvenmek zorunda olduklarını keşfetmekte gecikmez…
Fransa’nın başkenti Paris’te geçen heyecan dolu bir aksiyon filmi olan BASKIN GÜNÜ, karşı karşıya kalınan bir komployu açığa çıkartmak ve alt etmek için birlikte çalışmak zorunda kalan korkusuz bir CIA ajanı ve zeki bir yankesiciden oluşan aykırı bir ikilinin hikayesi…
FİLM HAKKINDA
“Andrew Baldwin bu film için aklındaki ilk düşünceyi paylaştığında BOURNE filmlerindeki sıkı aksiyon ile FRANTIC ve hatta THE FRENCH CONNECTION (KANUNUN KUVVETİ) filmlerinde yer alan zengin karakter deneyimini bünyesinde barındıran bir film yapmak vardı. Söz konusu bu ikonik filmleri onurlandıran bir filmin ticari açıdan başarılı ve yapım açısından da heyecanlı olacağına inandık.”
2012 yılında Kanter ve Dorros, uzun soluklu arkadaşları, Paris kökenli bir şirket olan Vendome Pictures’ın CEO’su olan Philippe Rousselet ile senaryonun taşıdığı güçlü Fransız ve Amerikan temalarının Fransız yapımcıya cazip geleceğinden emin olarak temasa geçtiler. “İki ya da üç gün sonra cevap verip, haydi yapalım bu işi” dediler diyor Kanter. “Son filmim SİYAHLI KADIN [THE WOMAN IN BLACK] ‘ın çok yüksek bir temposu yok. Ancak BASKIN GÜNÜ’nde hikayeyi, insanı nefes nefese bırakan bir tempoda aşırı derecede hızlı anlatmanın mümkün olduğunu gördüm. Hikaye bana 70li yılların sokaklarda çekilen çok sevdiğim erkeksi gerilimlerini çağrıştırıyordu. Aynısını burada çok daha hafif el kameraları ile çekerek aksiyona yeni bir boyut kazandırdık.”
Kanter ayrıca filmde karakterlerin gelişme şeklinin BASKIN GÜNÜ’nü özel kılan unsurlardan biri olduğuna da dikkat çekiyor. “Karakterler alışılageldik kahramanlar gibi değil. Hepsinin kusurları var ve daha çok şartların zorlamasıyla gerçek kimliklerini keşfetmek zorunda kalıyorlar. Filmi başarıya taşıyan anahtar unsurlardan biri karakterlerin inandırıcı ve gerçekçi oluşları. 70’ li yılların tüm karakterlerin oturmuşluğunu yansıtan filmleri gibi oldu. Kaderin bir araya getirdiği karakterlerimiz, bombalamanın göründüğü gibi olmadığını keşfeder ve birbirlerine güvenmek zorunda kalırlar.”
Watkins, BASKIN GÜNÜ’nün anlatımsal heyecanların ötesini keşfetmeye çalıştığı gerçeğini dile getirdikten sonra açıklamasına: ‘İzleyiciye bir Cuma gezintisi yapmaya, uzun bir haftanın sonuna gelmiş insanlara mükemmel bir eğlence sunmaya çalıştık. Ama bu filmin sabun köpüğü olduğu ya da mevcut sosyal endişeleri bünyesinde barındırmadığı anlamına gelmez – Captain Phillips (Kaptan Phillips) gerçekten inanılmaz derecede yoğun eğlence unsurunu bünyesinde barındırırken aynı zamanda sıkıcı olmadan ya da polemiğe girmeden küreselleşme ve eşitsizlik gibi birkaç sosyal konuya parmak basan ilginç bir örnektir. Bunu yapan filmler ilgimi çekiyor. Yani aksiyona yüksek kalite katabilen ve böylece etrafta elinde silahlarla koşan adamlardan ibaret olmayan filmler. .”
“Baskın Günü çok katmanları olan bir hikaye: Kişisel, aksiyon ve jeopolitik katmanlar ve çok hızlı bir aksiyon olmasına rağmen politik süreçte kendilerini haklarından mahrum bırakılmış hisseden pek çok insanın öfkesini de yansıtıyor. Bunu Londra’da görüyorsunuz, Paris’te görüyorsunuz ve önemli bir nokta çünkü kötü adamlar bundan faydalanıyor.”