Sabahın erken saatlerinde sinema eleştirmeni ve gazetecilerin yer aldığı bir grup arkadaşlarımızla, Hacer filminin setine doğru İstanbul’dan Karabük yollarına koyulduk. Yol boyunca tatlı sohbetler ve çay ikramları eksik olmadı. 4 saatlik yolculuktan sonra ilk durağımız Havuzlu Bahçe adıyla bilinen bir mekandı. Karabük insanının güler yüzüyle karşılandık. Karabük Belediyesi’nin büyük bir desteği vardı “Hacer” filminde. Sohbet arasında Karabük isminin böğürtlenin karasından geldiğini ve yörenin meşhur bir bitkisi olduğunu öğrendik. Yeşil otların ve ağaç hışırtılarının eşliğinde soluklandık bir süre Havuzlu Bahçe’de. Sorular, sohbetler ve çaylar bir dostluk ortamı kurulmuştu. Abdulhamit Güler de bizi karşılayanlar arasındaydı. Filmin süpervizörlüğünü yapıyordu ve setle ilgili biraz bilgiler çıtlattı bize önden.
Artık seti ziyaret etme vakti geldi. Bulunduğumuz yerden biraz uzaktı. Fabrikaları aştık, uzayıp giden ormanda yükseldikçe yükseliyordu yol. Hacer de geçmişti bu yollardan belki de soluklanmıştı şu yol üzerinde.
Ve varmıştık sonunda. Sinema yazarı Suat Köçer dayanamadı, servisten iner inmez Yeşim Tonbaz’a o soruyu sordu “Neden?. Neden çıkmıştı Hacer buralara?” Yeşim Tonbaz gülümsedi “birazdan anlarsın” dedi.
Çok güzel bir ekiple tanıştık. Selamları yürektendi. Set devam ediyordu. Çay, çorba, üzüm ne buldularsa getirdiler ortaya. Toplandık bir masa etrafında. Oyuncularla tanıştık teker teker. Hacer, muhtar, çoban ve küçük Burak. Her yaştan oyuncumuz vardı sadece Mukaddes’i görememiştik. Oyuncuların gözlerinin içi gülüyordu belli ki bu hikaye iyi gelmişti onlara.
Filmde “Hacer” karakterini Münibe Millet canlandırıyordu. Çocuk oyuncu Burak Alagöz ise Hacer’in oğlu rolünde. Son dönemin genç yıldızlarından, Güldüy Güldüy Çocuk ve Tozkoparan İskender’den tanınan Alperen Efe Esmer ise filmde “Çoban” karakterine hayat veriyordu. Tecrübeli oyuncu Muttalip Müjdeci, filmin ana karakterlerinden “Muhtar”ı canlandırıyor. Sinema ve dizi sektörünün en tecrübeli isimlerinden olan Sennur Nogaylar ise “Mukaddes” rolüne hayat veriyor. Genç oyuncu Serkan Altıntaş ve Barçın Çalış da oyuncu kadrosunda yer alıyordu.
Karabük’ün dört bir tarafında çok çeşitli mekanlarda çekimi yapılan film için Karabük Merkez, Yenice’nin Gökbel Köyü, Çukurca Köyü ve Safranbolu’da set kurulduğunu anlattı Yeşim Tonbaz.
Karabük’ün eşsiz doğasının eşlik ettiği hikaye Hz Hacer’in kadim hikayesinin modern bir yorumu. Yönetmenimizin ifadesiyle bir dönem filmi ya da biyografik bir film değil. Oyuncu tercihinde çok zorlanmadığını ifade ediyordu Yeşim Tonbaz. Hatta muhtar rolünü yazarken sürekli Muttalip Müjdeci geliyordu aklına. Burak küçük yaşta olmasına rağmen zorlamıyordu kendiliğinden devamlılık veriyormuş. Bir de Burak’ın gerçek annesinin adı da Hacer’miş onun için hiç yabancılamamış Hacer’i. Oyuncuların her anlamda işini kolaylaştırdığını ve hikayesini zenginleştirdiğini söylüyordu.
‘Hacer’in hikayesi şöyle şekilleniyordu: Şehirde yaşayan Hacer, babasından kalan evi satmak için köye döner. Babasını hiç görmemiştir ve annesini de erken yaşta kaybetmiştir. Satmak için geldiği ev ile bağ kuran Hacer’in, sütten bir türlü kesilmeyen 3 yaşındaki oğlu da köyde değişir.
Hacer, satmak için geldiği evi mülteci bir çoban ile imar eder ve dönüşümünü tamamlayarak şehre döner. Bir içe dönüşün hikayesi. Hz. Hacer’deki su da bu hikayede yer alıyor. Hz. Hacer’in yalnız kalışı da ortak yönlerinden biri.
Biz kendimizi hikayeye kaptırmışken kapının önünde çeşmeden akan su da eşlik ediyordu hikayemize. Sonrasında setin diğer mekanını ziyaret etme imkanını yakaladık. Bir koşu hemen yola koyulduk. Uzaktan hayvan çıngırağı sesleri etrafta meyve ağaçları sıralanıyordu. Yol üstü Karabük bitkisiyle karşılaştık. Şehirden gelip doğal olan her şeye gözü kapalı deneyimleme isteği vardı herkeste. İlerledikçe sete yaklaşıyorduk. Çekim devam ediyordu ve es verildiği an mekana ayak bastık. Herkes gayet adapte olmuştu. Yeşim Tonbaz mekanı anlattı biraz. Film çekiminin sonlarına doğru gelmiştik ve birçok güzel mekanlar eşlik ermişti filme. Köylü de katkı da bulunmuştu beslemişti hikayeyi.
Mekanı ve oyuncuları kayda aldıktan sonra hatıra fotoğrafıyla noktalamıştık bu ziyareti. Doyamamıştık aslında ağzımızda bir kaşık bal kaldı misali. Filmin tamamlanmasını ve bizlere kavuşmasını temenni ettikten sonra vedalaşma faslına geçtik bir ikindi vakti uzaklaştık Karabük’ten. Hepimizde tatlı bir yorgunluk vardı. Ama güzel bir ziyareti heybemize atmanın gururu vardı.
Emeklerin karşılık bulması temennisiyle..