Hatice Oscar İçin Umutlu!

“En İyi Yabancı Dilde Film” ile “En İyi Belgesel Film” kategorilerinde Oscar ödüllerine aday gösterilen Kuzey Makedonya yapımı “Honeyland” filminin ana karakteri Hatice Muratova, ödülü kazanacaklarına inanıyor.

Kuzey Makedonya’nın İştip şehri yakınlarındaki Bekirli Köyü’nde yaşayan “Honeyland” filminin ana karakteri Hatice (Atidze) Muratova, Sundance Film Festivali’nde kazandıkları 3 ödül ve iki dalda Oscar’a aday gösterildikten sonra film ekibi tarafından kendisine hediye edilen daha merkezi konumdaki yeni evinde mütevazi yaşantısına devam ediyor.

Filmin çekimlerinin yapıldığı eski köyü Bekirli’den merkeze yürüyerek 3-4 saatte ulaşabilen Türk kökenli Muratova, Dorfullu Köyü’ndeki yeni evinden buraya mesafenin kısalmasının mutluluğunu yaşıyor.

“Yörük” yerine kendisine “Eski Türk” denilmesini tercih eden Muratova, filmin çok sayıda başar elde etmesinin ardından kavuştuğu yeni evinde daha rahat bir yaşam sürmeyi ümit ediyor.

AA muhabirine konuşan Muratova, filmde rol almasının hikayesini, Oscar’a aday gösterilmelerini ve geleceğe dair hayallerini paylaştı.

Filmin yapımcılarının kayalarda arı yuvaları gördüğünü ve bunların ne olabileceğini etrafta soruşturduklarını aktaran Muratova, yapımcıların film çekimi için karar verdikten sonra birilerini aradığını ve görüştükleri birkaç kişi bu işi beceremeyince kendisine ulaştıklarını anlattı.

Filmde rol almasını “dualarının kabul edilmesi” olarak yorumlayan Muratova, “Bayramda bir dilek diledim. ‘Allah’ım, bir sıkıntım oldu, biri gelse kapımı açsa da sıkıntım gitse’ dedim. Üç gün geçmedi. Ramazan Bayramı’ydı. Bir baktım, kapıyı açtılar. Şaşırdım.” ifadelerini kullandı.

Muratova, ağabeyinin kendisine “arılardan bahsetmesini” söylediğini anlatarak, ardından birçok ilginç anı yaşadıkları film serüvenine başladıklarını söyledi.

Maddi İmkansızlıklar Nedeniyle Bal Yapımını Öğrendi

Arılara ve bala olan sevgisinin küçüklük yıllarına dayandığını vurgulayan Muratova, maddi imkansızlıklar nedeniyle ailesinin bal satın alamadığını kaydetti.

Muratova, babasının bir kilogram bal aldığında kardeşleriyle çok fazla yeme fırsatı olmadığını belirterek, bal yapımını öğreneceğini daha küçük yaşlarında kardeşine söylediğini aktardı.

Çekimlere ilk başladıklarında korktuğunu ve utandığını, ilk iki ay çok zorluk çektiğini dile getiren Muratova, bir süre sonra kameralara alıştığını ve zamanla başarıya ulaşacaklarını hissettiğini ifade etti.

Muratova, film ekibinin kendisine başarılı oldukları takdirde yeni bir ev alacakları sözü verdiğini anımsatarak, kendisi için artık yeni evinde, yeni bir hayat başladığını vurguladı. 

“Hem Size Hem Bize, Yarı Sana Yarı Bana”

Belgesel filmde en çok akılda kalan ve birçok kişiyi derinden etkileyen arılara balın yarısını bırakmasıyla ilgili söylediği “Hem size hem bize, yarı sana yarı bana” repliğinin anısını da aktaran Muratova, şunları söyledi:

“Ben bunu kendiliğimden biliyordum. Kimse bana öğretmedi. Ben nasıl kışlığımı düşünüyorsam, kış tutar da aç kalmayalım diye unumu ve tuzumu alıyorsam, onlara (arılara) da aynı şekilde kışlık bırakmamız lazım.”

Muratova, filmde de yer aldığı gibi annesinin vefatından kısa süre önce rahatsızlandığını belirterek, film ekibinin kendisine ve annesine her daim iyi davrandığını ve ilaçlarını eksik etmediğini söyledi.

Annesinin başta havalar yüzünden üşüttüğünü sandığını ama daha sonra günden güne eridiğine şahit olduğunu anlatan Muratova, “Annem bana, ‘Kızım bu kışı zor çıkarırım’ dedi. Ben de ona, ‘Kukuklar (kuşlar) öttüreceğiz gene ilkbaharda, çıkaracaksın kışı. İyi olacaksın inşallah’ dedim.” şeklinde konuştu.

Muratova’nın annesinin ölümü, “Honeyland” belgesel filminin bir sahnesinde de yer aldı.

Hatice’nin “Oscar” Umudu

Film sayesinde hayal bile edemeyeceği ülkeleri görme ve gezme fırsatı bulduğunu belirten Muratova, “Filmden sonra hayatım değişti. Özellikle de ev alındığında hayatım en çok değişti. Allah kimseyi hiçbir zaman evsiz bırakmasın.” dedi.

Muratova, filmin yeni başarılara ulaşması temennisinde bulunarak, kendisine nasıl yardımcı oldularsa, ilerde kendisinin de başkalarına yardımcı olacağını söyledi.

İki dalda aday oldukları Oscar ödüllerine de değinen Muratova, Oscar kazanacaklarını umduğunu dile getirdi.

Uluslararası davetlerin ardından ilk kez uçağa bindiğini ve İsviçre’ye gittiğini anlatan Muratova, ilk uçak yolculuğuna dair şunları kaydetti:

“Çok sevinçli gittim. Kuş gibi uçuyormuşçasına gittim. ‘Korkmadın mı’ diye sorduklarında ‘neden korkayım’ dedim. Allah yazdıysa, yerde de ölüm var havada da ölüm var.”

Muratova, Türkiye’de hem annesi hem de babası tarafından çok sayıda akrabası olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Selam

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da selam ve saygılarını dile getiren Muratova, yeni taşındığı köye cami yapılması talebinde de bulundu.

Muratova, “30 hane Türk olduk. Camimiz de lazım olsun. Öyle değil mi? Müslümanlık bilinsin, yarın öbür gün ölüm var. Dua bile bilmiyorlar. Ben biliyorum biraz dua. Küçük bir çocuğa sor, dua bilmiyor.” ifadelerini kullandı.

Kendisini Konya’dan gelme “Eski Türk” olarak nitelendiren Muratova, röportajını da bir Rumeli türküsü ile sonlandırdı.

“Honeyland” Belgeseli

Kuzey Makedonya yapımı “Honeyland” belgeseli, Avrupa’da yabani arı yetiştiriciliğiyle uğraşan son kadın olan 50 yaşındaki “Hatice” karakteri üzerinden çevre ve doğal kaynakların kullanımını ele alıyor. Yapım, doğanın döngüsüne katkı için arı yetiştiriciliğinin önemine dikkati çekiyor.

Film, ABD’nin Utah eyaletinde geçen yıl düzenlenen Sundance Film Festivali’nde “Uluslararası Belgesel Film” dalında Jüri Özel Ödülü alırken, filmin yönetmenleri Ljubomir Stefanov ile Tamara Kotevska Büyük Jüri Ödülü’ne, görüntü ekibinden Femi Daut ile Samir Luma da Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.

İsviçre Kalkınma ve İşbirliği Ajansı ile Makedonya Film Ajansının destekleriyle çevre koruma programı doğrultusunda çekilen filmde, Hatice Muratova, Nazife Muratova, Hüseyin Sam, Lütviye Sam ve Mustafa Sam yer aldı.

(AA)

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir