Yönetmen Puran Dırahşende, “Türkçe, kulağa melodi gibi geliyor. Musiki gibi çok zarif bir dil. Hisli ve bir aşk dili olduğunu düşünüyorum.” dedi.
“İlişki”, “Küçük Mutluluk Kuşu”, “Sonsuza Kadar Genç”, “Şşş! Kızlar Bağırmaz” ödüllü filmlerinin yönetmeni Puran Dırahşende, Türkiye ve İran sinemasında daha çok ortak yapıma imza atılması gerektiğini söyleyerek, “Çok güzel ortak eserler verebiliriz. Aile ve toplumsal konuları işleyen ortak yapımların olabileceğini hep düşündüm. Sinema filmi de dizi de olabilir. Çünkü sorunlarımız ortak, aynı zamanda ortak tarihimiz var.” dedi.
Hayata geçirmeyi planladığı projeleri ve Türkiye’deki film ve sinema sektörüne bakışını anlatan İranlı yönetmen, AA muhabirine yaptığı açıklamada, senaryosunu 2 sene önce yazdığı “Şşş! Erkekler Ağlamaz” adlı filmin çekimlerine en kısa zamanda başlamak istediğini söyledi.
Toplumsal ve psikolojik öğeler içeren filmin, erkeklerin toplumdaki yerini işleyeceğini dile getiren Dırahşende, “Biliyorsunuz erkekler anneleriyle çok dertleşmez, babalarına da çok yaklaşmaz, içindekileri söyleyemez. Çünkü erkeklere hep toplumsal bir baskı olmuş. ‘Sen erkeksin. Erkek ağlamaz.’ denilmiş. Bundan dolayı erkeklerin istediği bazı şeyler bastırılıyor. Bir erkek ağlayabilir, sevgisini hatta hüznünü gösterebilir. Erkek olduğu için göstermesi gerekiyor aslında. Bazı duyguları göstermek lazım çünkü bunlar bir yerde toplanıyor ve başka şekilde dışa vuruyor.” diye konuştu.
Dırahşende, bazı erkek çocukların küçükken maruz kaldığı olayları kimseye anlatamadığını, bunun da tüm hayatı boyunca kişiyi olumsuz etkilediğini, özgüvenini sarstığını, eğitim ve iş hayatında da etkilerinin görüldüğünü kaydetti.
“Şşş! Kızlar Bağırmaz” filmini 2013’te izleyiciyle buluşturan Dırahşende, İran’a döner dönmez başlamayı planladığı yeni filminde, erkeklerin sorunlarına değineceğini vurguladı.
İranlı yönetmen, psikolojik açıdan çocukların ailedeki yerini ve ailelerin çocuklara ilgisini de kameraya yansıtmak istediğinin altını çizerek, şunları söyledi:
“Bence erkekler çok mazlum ve çok da masumlar aynı zamanda. Çünkü istedikleri şeyi söyleyemiyorlar. Onlara ağır bir kimlik yüklenmiş ve hayatın ağırlığını sırtlamaları gerekiyor. Hatta hislerini bile dile getiremiyorlar. Bu filmde insanlar kendilerinden bir şeyler bulacak ve izleyicilere duygusal anlamda çok yakın gelecek.”
“İran’da Türk yapımlarını izleyen çok izleyici var”
Yıllardır Türkiye ile ortak projelerde yer almayı düşündüğünü belirten Dırahşende, “Ortak bakışımız ve ortak bir kültürümüz var. Türkiye ve İran arasında çok güzel ortak eserler verebiliriz. Aile ve toplumsal konuları işleyen ortak yapımların olabileceğini hep düşündüm. Sinema filmi de dizi de olabilir. Çünkü sorunlarımız ortak. Aynı zamanda ortak tarihimiz var. Türkiye’ye geldiğimde ve festivallere katıldığımda, her zaman bunları dile getirdim.” değerlendirmesinde bulundu.
Puran Dırahşende, Türkiye’de sinema filmi çekmenin yanı sıra farklı alanlarda ortak eğitim programları yapılabileceğine de işaret ederek, şunları kaydetti:
“Bence iki ülke için de ortak kültürden, ortak başarılarımızdan konuşmaya ihtiyacımız var. Biliyorsunuz birçok İranlı buraya geliyor. Ev almak veya ticaret için Türkiye’yi seçiyorlar. Bunlar fırsat. Bu fırsatları değerlendirmeliyiz. Sinema da bunu çok iyi bir şekilde destekleyebilir ve etki alanını arttırabilir. Hem İran ve Türkiye’deki televizyon kanallarında hem de online platformlarda aynı şekilde bu yapımlar gösterilebilir. İran’da Türk yapımlarını izleyen birçok izleyici var. Burada da İran dizilerini izleyecek bir kitle olduğunu biliyorum. Bu şekilde İran dizilerine de iyi bir izleyici kitlesi oluşturabiliriz. Ümit ediyorum bunu gelecekte yapabiliriz. Bir yerden başlamamız gerekiyor.”
Türkçeyi sevdiğini sözlerine ekleyen Dırahşende, “Türkçe, kulağa melodi gibi geliyor. Musiki gibi çok zarif bir dil. Hisli ve bir aşk dili olduğunu düşünüyorum. Bizim ülkemizin bir kısmında Türkçe konuşuluyor. Bu benzerlik insanı daha çok mutlu ediyor ve burada kendi ülkesindeymiş gibi bir hisse kapılıyor insan.” dedi.
Dırahşende, Türk oyuncular ve senaryo yazarlarını başarılı bulduğunu vurgulayarak, hayata geçirmeyi planladığı projelerde İranlı ve Türk oyuncuları birlikte değerlendirmeyi düşündüğünü, çekimlerin her iki ülkede yapılabileceğini belirtti.
İstanbul’a geldiğinde Fatih’teki Çarşamba pazarına gittiğini ve insanların çok çalışkan olduğuna şahit olduğunu anlatan yönetmen, kazanç sağlamak için güzel bir sunumla hem elbise hem de gıda satmaya çalışan kişileri gördükçe hayranlık duyduğunu vurguladı.
Puran Dırahşende, Güney Kore’deki müzik gruplarıyla ilgili bir belgesel fikri olduğunun da altını çizerek, İran ve Türkiye dahil, pek çok ülkede bu gruplara hayranlık duyan gençlerin durumunu izleyiciye sunmak istediğini söyledi.
Katıldığı uluslararası festivallerden çok sayıda ödül alan başarılı yönetmen, 1986’dan bugüne yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği 10’dan fazla filmde toplumsal konuları beyaz perdeye yansıttı. (AA)