Zamanında tesis edilmeyen adalet, gelecek günlerde varlığını bir şekilde belli eder. Bazen vicdanlarda, bazen dillerde, kendini ifade edecek bir mecra bulur elbet. Bununla birlikte, geçen zaman dilimi içerisinde gözü kara hamlelerde bulunması da olasıdır. Javier Bardem ve Penelope Cruz’un başrollerinde yer aldığı ve İran sinemasının tanınan ismi Asghar Farhadi’nin yönetmen koltuğuna oturduğu “Herkes Biliyor” (Everbody Knows), butik kasaba ortamı içerisinde yaşamlarına devam eden samimi insanların perde arkasındaki (kendince) hesaplaşma mücadelesini işliyor. Laura, kız kardeşinin düğünü için Arjantin’den İspanya’ya gelir. Yıllardır görmediği aile ve arkadaş çevresi ile hasret giderirken düğün gecesi kızı kaçırılır ve o andan itibaren eski defterler gün yüzüne çıkar.
Düğün sonrasına kadarki süreçte filmin uzun bir girizgahı var. Bu süre içerisinde karakterlerin tamamını tanıma fırsatını buluyor izleyici. Haliyle, yaşanan olumsuz gelişmeler karşısındaki tavır değişiklileri ile birlikte karakterleri çift yönlü analize muhatap etme durumu beliriyor. Filmi düğün öncesi ve sonrası olarak ikiye ayırmak da mümkün. Mutlu mesut ilerleyen ilk yarıdan sonra ikinci yarı ile birlikte trajik dönüşümlere tanıklık ediliyor. Yalanlar ve gerçekler birbirine karıştıkça insanoğlunun doğasında var olan ve dizginlenemediğinde sayısız felakete yol açabilecek bazı dürtülerinin tahrip edici talepleri çıkıyor sahneye. Laura’nın, eski sevgilisi Paco ile arasında yaşananlar veya satılırken iyi ürün vermeyen bir tarlanın, bugün verimli hale gelmesi ile birlikte eski sahiplerinin haksız talepleri, emeksiz kazanma isteği, halının altına süpürülen pek çok konu ayyuka çıkıyor anbean.
Filmin bir noktadan sonra arapsaçına dönen olaylar karşısındaki çıkış yolları zayıf kalıyor. İyi ile kötünün birbirine karıştığı bir ortamda tekinsiz hikâyeler ve insanlar, gerilim yüklü bir gizem bulutu oluşturma konusunda yetersiz kalıyor. Karakterler soğuk bir dille lanse edilmiyor olsa da izleyici, beyazperdede akıp giden hayatı yakalamakta güçlük çekiyor. Filmin neredeyse yarısı, ön plandaki isimleri tanıtmak için çaba harcarken, sonrasında yaşananlarda aynı isimlerin bir hayli etkisiz pozisyonda bulunmaları şaşırtıcı geliyor.
Geçmişte büyük bir aşk yaşayan Paco ile Laura üzerinden, insani eylemlerin ne uğruna yapılabileceğine dair limitler eşeleniyor. Surete yansıyan üzüntülerin eyleme dönüşebilme kabiliyetindeki samimiyet arayışı, Irina üzerinden farklı kulvarlara savruluyor. Bir zamanlar Laura’nın yaşadığı evin hizmetçisinin oğlu olan Paco’nun, ailenin bağ-bahçesine sahip olması üzerinden yaşanan sınıf çatışmalarının gizli veya aleni yansımaları, yönetmenin kendi coğrafyası ile filmin coğrafyası arasındaki kesişim noktalarında daha da güçlü hale geliyor.
Metaforik anlatım dili yer yer kendini belli etse de ana hikâyenin akışı direkt olarak gerçekleşiyor. Daha önce de bahsedilen karmaşık sunuma rağmen izleyici, kadrajdaki semboller üzerinden kadraj avcılığı ile fazla uğraşmıyor. Performans olarak Javier Bardem açık ara öne çıkıyor. Penelope Cruz’un soğukkanlılığı yer yer kırılmalara maruz kalıyor. Geri kalanların dağılımı genel olarak dengeli sayılabilir. Filmin kurgusu genel olarak başarılı sayılabilir. Görüntü yönetiminin özenli işçiliği varlığını hissettiriyor. Zengin kadrajlarla birlikte sanat yönetimi de başlı başına seyir zevki sunuyor izleyiciye.
Aslında hayatın doğal akışı içerisinde sıklıkla rastlanabilecek bir konu olmasa da, birbirine yakın insanlar arasındaki gözle görülmeyen mesafeleri ve gizli köşelere sığınan dürtüleri vurgulama açısından dikkatleri üzerine çeken Herkes Biliyor, sıra dışı alternatifler arayan izleyiciler için ideal bir tercih. Bununla birlikte Farhadi hayranları açısından listenin bir numarası olabilecek bir yapım da değil.