Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Malatya Valiliği’nin katkılarıyla 9-15 Kasım 2018 tarihinde düzenlenen 8. Malatya Uluslararası Film Festivali, film gösterimleri ve paralel etkinliklerle devam ediyor.Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması filmlerinden ‘Güvercin’ filminin festivaldeki ilk gösterimi MalatyaPark Avşar Sinemaları’nda gerçekleştirildi. Gösterimin ardından yönetmen ve senarist Banu Sıvacı, ortak yapımcı Ali Bayraktar ve sanat yönetmeni Tuğba Gül Poyraz’ın katılımıyla bir söyleşi gerçekleştirildi. Söyleşinin moderatörlüğünü Rıza Oylum üstlendi.
‘Güvercin’, dünya prömiyerini gerçekleştirdiği Berlin Film Festivali’nin ardından dolaştığı pek çok uluslararası festivalden ödüllerle dönmüş bir film. Yönetmen Banu Sıvacı, filminde Adana’nın kenar mahallelerinde yaşayan ve hayattaki en büyük tutkusu güvercinleri olan Yusuf’un kendine has hayatına odaklanıyor.
Malatya Uluslararası Film Festivali’ni uzun süredir takip ettiğini, ancak festivale ilk kez geldiğini söyleyen yönetmen Banu Sıvacı, filmin kendi hayatından izler taşıdığını şu sözlerle ifade etti:
‘Filmde gördüğünüz bütün mekânlar baştan yaratıldı. Sanat yönetmenimin emeği çok büyük. Çocukluğumun geçtiği mahallede çektim bu filmi. Biraz kendi hayatımdan izler taşıyor. Filmi çekmeye karar verdiğimde o mekânlarda tekrar gezerek notlar alarak tekrar çalıştım. İstanbul’da uzun süre setlerde çalıştıktan sonra bakanlıktan destek alarak bu filmi çektim.’
Moderatör Rıza Oylum’un ‘Bir kadın olarak erkek hikâyesi anlatıyorsunuz. Bir kadın olarak erkek hikâyelerinin içinde yer almak zor muydu?’ sorusuna ise Sıvacı şöyle yanıt verdi:
‘Yusuf’a bakın, onda bir kadın karakter de göreceksiniz. Yusuf hem bir kadın hem bir erkek. Dokunulmamış olsak, toplum tarafından bu kadar şekillendirilmemiş olsak, belki bu kadar sivri bir şekilde erkek ve kadın olarak ayrılmayacağız. Bizim ülkemizde ya da bu tip toplumlarda erkekleri ve kadınları cinsiyetleri değil toplumun kendi kuralları ayrıştırıyor. Kadınların gördüğü baskılar kadar bence erkekler de aynı baskıyı görüyor. Ben biraz burada iki cinsiyetin de bütün o toplumsal şekillendirmelerinden uzak, tek başına damda bir dünya kuran bir insanın nasıl sevgiyle ve kendi olma arzusuyla tek başına idare edebileceğini ve hayatta kalabileceğini göstermek istedim.’
Sıvacı, filmde neden güvercinlere odaklandığı üzerine bir soruya ise şöyle yanıt verdi:
‘‘Güvercin’ filminde güvercinleri alın yerine kendi tutkularınızı koyun kendi hikâyenizi göreceksiniz. Hayallerinizi koyduğunuz anda bu film tekrar aynı şekilde duygusunu veriyor. ‘Güvercin’ burada filmin estetik malzemesi. Aynı zamanda da şöyle bir şey için ben güvercini kullandım; bana diyorlar ki filmden çıkınca Yusuf’a sarılmak istedim. Onu teselli etmek istedim diyorlar. Gerçekte görseniz sarılmazdınız. Muhtemelen yanından geçer giderdiniz, belki serseri derdiniz. Ben biraz o tip karakterlerin toplum tarafından görmezden gelindiğini gördüğüm için öyle bir dünyanın içine bir girip çıkmak istedim. O yüzden seçildi, yoksa güvercin değil orada mevzu, bir gencin kendisi olmak, kendisi gibi davranma arzusu.’