Geçmiş Zamanın Şimdisine İlişkin Bir Film: Dün Bugün Yarın

Anıl Kaya’nın yönetmenliğini yaptığı, birçok festivalde gösterilen, ödüllü kısa film Dün, Bugün, Yarın’ da Arda Tümer, Kutay Kunt, Senem Kulman, Duygu Yetiş, Başak Daşman, Sezin Akbaşoğulları, Sermet Yeşil ve Erkan Yolaç izleyicilerle buluşuyor. Film kütüphanede çalışan Alp’in sürekli geç kaldığı işyerindeki kütüphane rafları, platonik aşkı ve Dore kafede yediği akşam yemekleri ile değişmeyen tatlı tiramisu arasındaki rutinde asılı kalmış geçmişinin örümcek ağıyla hayatını sarmasının hikâyesini anlatıyor. Diğer bir ifade ile film Alp’in hikâyesi üzerinden geçmişle bugün ve hatta gelecek arasında arafta kalmış, nefes alamayan, fakat bu sıkışmışlığın farkında bile olmayan insanların hikâyesini anlatıyor.

12499565_1334181899930926_380180567_oFilmin açılışında gördüğümüz dağılmış kitap sayfaları gibi Alp’in zihni ve zihninde düne, bugüne ve yarına ilişkin algıları da sayfalar kadar dağınık ve Alp’e yabancı. Alp’in hayatındaki değişime zamanın akışına ilişkin tek gösterge zamanın mekândaki değişim ile ilişkilendirilmesiyle ifade buluyor.

Geçmiş, bugün ve hatta gelecek demişken, tıpkı Alp’in hayatında olduğu gibi geçmişten günümüze insan hayatında zaman oldukça önemli olmuş, özellikle gelişen teknolojilerin etkisiyle insanlar zamana ayak uydurma, zamanla mücadele etme noktasında daha fazla enerji harcar hale gelmişlerdir. Zaman içerisinde zamana ilişkin kullanım ve algılamalar değişmiştir. Zamanın önemi ve insanın zamanla ilişkisi çerçevesinde şekillenen yaşam biçimi, geçmişine ilişkin tavrını ve geleceğe dair yaptığı planları da etkilemektedir. Bu çerçeveden baktığımızda daha filmin başından itibaren Alp’in zamanla ilgili ufakta olsa bir sorunu olduğu, zamanı iyi yönetemediği ya da zaman içinde kaybolduğu için işe sürekli geç kaldığı bu nedenle de kütüphanenin Müdire’sinin tepkisini çektiği görülmektedir. Bu durum Alp karakterine ilişkin ipuçları ekmektedir. Filmde zamandaki sıkışmışlık mekânsal sıkışmayla desteklenmiştir.

Alp yaptığı işten çok mutlu olmayan, filmin ilerleyen sürecinde anladığımız gibi geçmişte yaşadığı ilişkiyi hayalet gibi bugününe taşımış, geçmiştekilere ilişkin şimdiki zamanda sıkışan bir karakterdir. O kadar ki bu durumu aşarak kütüphaneye çalışmaya gelen hoşlandığı kıza açılamamıştır. Her ne kadar farkında görünmese de Alp’in geçmişi, bu günü ve olası yarını üzerine kâbus gibi çökmüştür.

12722270_1334180653264384_374912425_oMetaforik anlatımın yoğun olduğu filmde, Alp’in zihnini kitaplarla ilişkilendirebiliriz diye düşünüyorum. Kitap raflarını bir türlü ezberleyememesi de zihnindeki dağınıklığın göstergesidir. Kütüphanede fırsat buldukça sürekli izlediği Erkan Yolaç’ın sunduğu “Evet/Hayır” yarışması ise Alp’in kendi iradesi sayesinde zihnini yönlendirebileceğine işaret olarak okunabilir.

Müzik aşkın vazgeçilmezleri arasında yer alır:  İlk dans parçası, ortak parça, ayrılık şarkısı, özlem şarkısı vs…  İlişkilerdeki önemi kadar sinemada da oldukça önemli müzik kullanımı. Kimi filmlerin müzikleriyle izleyicilerin kalbinde taht kurduğunu düşündüğümüzde sinema-müzik ilişkisinin hiçbir zaman önemini kaybetmeyeceğini söylemek yanlış olmaz. Dün Bugün Yarın açısından ele alırsak, karakterin kütüphanedeki gece nöbetinde eski sevgilisi Elif’in hayaliyle karşılaşma/yüzleşme anında, birden ortaya çıkan küçük orkestra ve dansçılar,  yapılan aydınlatma ve üstten yağan kitap yaprakları sayesinde yaratılan ambiyansı film dili açısından Alp’in unutamadığı, kurtulamadığı “dününe”  ilişkin ruh haline uygun bir dramatizasyon yaratması açısından oldukça önemli ve başarılı buldum.

Alp’in Erkan Yolaç’a ve hemen sonrasında eski sevgilisine “hayır” demesiyle geçmişine ilişkin her şey bir kitap içerisinde toplanarak raflardaki ve Alp’in belleğindeki yerini alır. Artık özgür olan Alp’i geçmişte daldığı uykudan bir türlü tanışmaya cesaret edemediği Elif uyandırır. Bu sayede tanışmış olurlar. Artık “bugünü” yaşama, “yarın”a dair adım atma zamanıdır.

İnternetten izlemenin mümkün olduğu Dün Bugün Yarın, hem film dili hem de hikâyesi ile izlemekten keyif alacağınızı, belki de kendinizden bir şeyler bulacağınızı düşündüğüm bir film.

Yazar: Nergiz Karadaş

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir