Gerçekten de Dünya Varmış!

İzleyiciye farklı bir deneyim vaadi ile vizyona giren filmlere karşı eskiye kıyasla temkinli bir duruş var. Zira her an sayısız mecra yolu ile pek çok türde filme erişme imkanına sahip olan bir izleyici kitlesi mevcut. Haliyle de kolay erişilebilirliğin sebep olduğu merak azalması, farklı pazarlama stratejilerine rağmen heyecanı yüksek bekleyişleri bir hayli törpüledi. Sinemamızda fantastik ya da bilimkurgu öğeleri ile lanse edilen filmlere karşı var olan ön yargı da eklendiğinde Dünya Varmış filminin vizyon dönemi için etki edici bir beklenti oluşturması bir hali zor idi ve filmin bizatihi kendisi de bu beklentiye hizmet etmiş oldu. Başrollerini Engin Altan Dünyatan, Melisa Şenolsun ve Sarp Bozkurt’un paylaştığı Dünya Varmış filminin oyuncu kadrosunda usta isimler de mevcut. Film, insanlığın sonunu getirecek bir virüsten kaçmak isteyen bir grup insanın hikayesine odaklanıyor.

Oldukça iddialı bir hikaye vaadi ile başlayan filmin başından sonuna kadar olayların hızına bir türlü yetişilemiyor. Yan öykülerle desteklenmeyen ve bir türlü derinleşemeyen öyküye dair merak duygusu bir anda kayboluyor. Yaşananların nasıl ve neden yaşanabildiklerinin peşinden koşmaya başlayan izleyici, olayları takip edebilme mücadelesi veriyor. İzleyiciyi motive edemeyen akışın seçkin bir gruba odaklanmak yerine herkesin bir şekilde dahil olabileceği alelade bir ortam tasvirine dönüşümü ciddiyeti bozuyor. Nuh adlı taksi şoförünün Kadimler denilen oluşumla karşı karşıya gelişinden, beyazlar ve kahverengiler olarak kategorize edilen sınıf ayrımına kadar tasvir edilmiş olgulara, kavramlara ve karakterlere konsantre olmakta bir hayli zorlanılıyor. Filmin süresi anlatılmak istenen olaya göre kısa kalıyor. Fakat her an bir şekilde kopup gelen sayısız mesajı kaldırabilecek bir zaman tahmininde bulunmak da zor. Ana akıştaki ciddi aksaklıklar finali de izleyici için olağan bir hale getiriyor.

Zengin oyuncu kadrosuna sahip olmak ülkemiz sinemasının son dönem örneklerinde ne yazık ki pek de iyi bir etki oluşturmuyor. Sadece ve sadece ünlü isimlerin sayıca çokluğuna ve varlığına dayanan, izleyiciye sağlam bir öykü ve anlatım sunamayan yapımların, bilet fiyatlarının bir hayli yüksek olduğu günümüzde şanslarının iyiden iyiye azaldığının farkına varılmalı. Var olan ön yargıyı besleyecek türden yapımlar sinema salonlarının daha da boş kalmasında ciddi bir faktör. Sinema sanatının estetiğine hizmet etmek ya da en azından izleyici beğenisini es geçmeden tatmin hissini önceleyen bir bakışa dayalı filmlerin eksikliği günümüzde iyiden iyiye hissedilir hale geldi. Salt eğlenmek için çekilmiş gibi duran filmler kaplıyor ortalığı.

Oyuncular filmi izlemeden çok önce, oynarken dahi sıkılmış bir haldeler. Kadimler kurulunu oluşturan oldukça değerli oyuncuların başrollerdeki kayıtsızlığa kolayca uyum sağladığı açık bir şekilde görülüyor. Bu sebepledir ki oyucular için özel bir yorum yapmaya gerek yok. Filme katılmaya çalışılan mizahın yetersizliği argo ile kapatılmaya çalışılıyor. Fakat ne küfürlü ne de küfürsüz hiçbir girişim kurtarıcı etkiyi sunamıyor.

Dünya Varmış ne yazık ki hedeflediği başarıyı elde edemeyecek türden bir film. Filmin bitişi ile birlikte izleyicilerin ağzından çıkacak kelimelerden oluşuyor, işbu yazıya verilen başlık.

 

Ağustos 2010’da yayın hayatına başlayan aylık sinema dergisi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir