Bu yıl ikincisi düzenlenecek Esenler Film Günleri’nin Onur Ödülü sahipleri belli oldu. Ulusal bölümde Onur Ödülleri bu yıl, 200’e yakın filmde canlandırdığı karakterlerle Türk sinemasında derin izler bırakan, usta oyuncuHülya Koçyiğit ile yazı ve tezleriyle sinemamızda önemli bir yer edinen sinema eleştirmeni ve tarihçisi Burçak Evren’e takdim edilecek.
Esenler Belediyesi tarafından bu yıl 11 – 14 Kasım tarihlerinde ikincisi düzenlenecek Esenler Film Günleri’nde Onur Ödülleri verilecek isimler belli oldu. Ulusal daldaki Onur Ödülleri bu yıl Türk sinemasına sağladıkları büyük katkılar nedeniyle, 200’e yakın filmde canlandırdığı başarılı karakterle yurtiçi ve yurtdışından çok sayıda ödülle dönen, usta oyuncu Hülya Koçyiğit ve Türk sinema eleştirmenliği ve tarihçiliğinin önemli isimlerinden Burçak Evren’e verilecek. Ödüller, 11 Kasım Perşembe akşamı gerçekleştirilecek Esenler Film Günleri’nin açılış gecesinde takdim edilecek.
İKİNCİ YILIN TEMASI “GÖÇ”
Sinema yazarı Suat Köçer’in danışmanlığında gerçekleştirilen ve geçtiğimiz yıl Kadın Filmleri Seçkisi’nin yer aldığı Esenler Film Günleri, ikinci yılında “Göç” temalı filmleri seyirciyle buluşturacak. Dünya sinemasından önemli uzun metraj yapımların Türkiye’de ilk kez gösterileceği programda son yıllarda öne çıkan yerli filmler de seyirci karşısına çıkacak.
Esenler Dr. Kadir Topbaş Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek etkinliklerle ilgili ayrıntılar önümüzdeki günlerde kamuoyu ile paylaşılacak.
KISA FİLM YARIŞMASI BAŞVURULARI SÜRÜYOR
Öte yandan Esenler Film Günleri kapsamında düzenlenen kısa film yarışması başvuruları devam ediyor. Yarışmada birinciliği elde eden filme 15 bin TL, ikinciye 10 bin TL, üçüncüye ise 5 bin TL ödül verilecek. Adaylar yarışmaya 15 dakikalık süreyi aşmayan bir filmle katılma hakkına sahipler.Yarışmada dereceye giren diğer filmler de unutulmayacak. İlk 10’a girip finalist olarak yarışan ancak dereceye giremeyen 7 filme motivasyon desteği olarak 2’şer bin TL’lik gösterim telifi takdim edilecek.
HÜLYA KOÇYİĞİT
12 Aralık 1947’de İstanbul’da doğan Hülya Koçyiğit’in çocukluğu Kuzguncuk’ta geçer. İlkokul eğitimine İstanbul’da başlayan sanatçı, Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü’nün sınavına katılır. 310 kişinin başvuru yaptığı sınavda, sınavı kazanan 9 kişiden biri olur. Henüz 7 yaşındayken bale eğitimi görmek üzere Ankara Devlet Konservatuvarı’nın yatılı öğrencilerinden biri olur. İlkokul eğitimine yine Ankara’da yer alan Cebeci İltekin Okulu’nda devam eder. Ancak küçük yaşlarda ailesinden uzakta olmaya dayanamaz.Annesi Melek Koçyiğit, o dönemdeaçılan İstanbul Belediyesi Konservatuvarı’na yazdırır. Aynı dönemde açılan İstanbul Şehir Tiyatroları “çocuk bölümü”sınavlarını kazanarak, Şehir Tiyatroları’nda oyunculuğa başlar. Hülya Koçyiğit, ortaokul eğitimine İstanbul’da, Atatürk Kız Lisesi’nde devam eder. Bale, tiyatro eğitimin yanı sıra, piyano ve müzik dersleri almaya başlar.
Yoğun bir eğitim programına sahip olmasına rağmen büyük bir başarı gösteren Koçyiğit, İstanbul Şehir Tiyatroları genel yönetmeni Muhsin Ertuğrul’un dikkatini çeker. Kendisi ile görüşmek isteyen Ertuğrul, Melek Koçyiğit’e, kızının iyi bir eğitim görmesi için mutlaka Ankara Devlet Konservatuvarı’ndatiyatro eğitimine devam etmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine sanatçı tekrar Ankara’ya döner ve lise öğrenimine konservatuvarda devam eder.
Sanatçı, bundan sonra sadece yaz tatillerinde ailesi ile vakit geçirme fırsatı yakalar. Kardeşi Nilüfer Koçyiğit, tiyatrodaki bir oyunda keşfedildikten sonra filmlerde oynamaya başlar ve kardeşini setinde ziyaret eden Hülya Koçyiğit, yönetmen Metin Erksan’ın dikkatini çeker.
Koçyiğit 1963 yılında, Metin Erksan’ın yönettiği “Susuz Yaz” filmi ile sinema hayatına büyük bir adım atar. Film, Türkiye’nin uluslararası alandaki ilk başarısını getirerek Berlin Film Festivali’nde “Altın Ayı” ödülünü kazanır. Bu film ile hayatı değişmeye başlayan sanatçı kısa süre içinde babası Sedat Koçyiğit’i kaybeder. Öğrencilik yıllarında ilk filminde oynayan sanatçı aynı zamanda ailesinin geçimini de sağlamak durumundadır. Ancak yoğun bir zaman ayırmayı gerektiren sinema çalışmaları nedeniyle bir seçim yapmak zorunda kalır. Ya eğitim hayatını ya da çalışmayı seçecektir ve o, ailesinin geçimi için çalışma hayatını seçer.
Hülya Koçyiğit, Susuz Yaz’ın ardından yer aldığı melodramların yanı sıra yerli romanların sinemaya uyarlanması için büyük çaba sarf eder. Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkant, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edip Adıvar, Peride Celal’in eserlerinin sinemaya aktarılmasında büyük katkısı olan oyuncu, uzun süre roman kahramanlarını canlandırır.
Mesleğinin olgunlaşma döneminde ise toplumsal sorunları, özellikle kadın sorunlarını ele alan filmlerde rol alır. Gelin, Düğün, Diyet, Almanya Acı Vatan, Firar, Kurbağalar, Bez Bebek, Karılar Koğuşu, Derman, Vurun Kahpeye, Gökçeçiçekgibi birçok başarılı filme imza atan sanatçı, Türkiye’nin usta yönetmenleri Ömer Lütfi Akad, Halit Refiğ, Şerif Gören, Metin Erksan, Ertem Eğilmez, Atıf Yılmaz, Osman Seden, Orhan Aksoy ile çalışma fırsatı yakalar.
1991’de ‘Devlet Sanatçısı’ seçilen Koçyiğit, 1991-1992’de kurucusu olduğu Sinema Oyuncuları Derneği’nin (SO-DER)başkanı olur. Dört yıl boyunca sürdürdüğü başkanlık görevinden sonra yönetim kurulunda çalışır.
2014 yılında, yüzüncü yılı kutlanan Türk sinemasına yaptığı büyük katkılardan dolayı sinema alanında Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat büyük ödülünü alan Hülya Koçyiğit, 200’e yakın yapımda yer almıştır.
Hülya Koçyiğit bugüne kadar yurtiçi ve yurtdışı film festivallerinde çok sayıda ödül almıştır. Sanatçının ilk filmi Susuz Yaz, Türk Sineması’nın 100. Yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından halk oylaması ile yapılan halk oylamasında “yüzyılın filmi”, Hülya Koçyiğit de bu filmdeki rolü ile “yüzyılın yüzü” seçilmiştir.
Sanatçının filmleri Yunanistan, İran, Mısır, Lübnan, Cezayir gibi değişik ülkelerde gösterilmiştir. 1965-1974 yılları arasında Hülya Koçyiğit’in tüm filmleri Yunanistan’da sinemalarda oynatılmıştır. “Derman” filmi 5 kıtada oynatılan, “Kurbağalar” filmi ise yabancı televizyon kurumlarına satılan ilk Türk filmidir.
Koçyiğit, eşi Selim Soydan ile birlikte 1974 yılında kurduğu Gülşah Film ile yapımcılığa devam etmektedir.
BURÇAK EVREN
1947 yılında İstanbul’da doğan] Burçak Evren, orta öğrenimini bu kentte tamamladıktan sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde okudu, daha sonra aynı üniversitenin EdeBiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji ve Prehistorya Bölümü’nden mezun oldu.
Üniversiteye devam ederken 1969 yılında gazetecilik mesleğine de başladı. Dünya, Yeni İstanbul, Yeni Ortam, Politika, Vatan, Güneş, Hürriyet, Cumhuriyet, Milliyet ve Pazar Postası gibi gazetelerde ve Gelişim Yayınları’nda çeşitli kademelerde görev yaptı. Gazetecilik mesleğinin mutfağından yetişti. Sayfa sekreterliğinden sanat direktörlüğüne, sanat sayfası yöneticiliğinden, yazı işleri müdürlüğüne,yayın koordinatörlüğünden, genel yayın müdürlüğüne kadar her görevde bulundu, bu gazete ve dergilerin sinema yazılarını yazdı.
Yeni Fotoğraf, Gelişim Sinema, Country Homes, Tombak dergilerini çıkardı. Meydan Larousse, Oxford, Türkiye ve İstanbul ansiklopedileri başta olmak üzere otuza yakın ansiklopedinin sinema ve sanat maddelerini kaleme aldı, TURSAK, Sinema Yazarları, Ephemera gibi çeşitli derneklerin kurucuları arasında bulundu. Milliyet Grubu’nda dergi yöneticisi ve yazar olarak çalıştı.
Müjgan Taner’in yönettiği 2006 tarihli “Bossert: Karatepe’nin İzinde” adlı belgesel filmin senaryosunu da Burçak Evren yazmıştır. Ayrıca İsmail Sancak’ın yazıp yönettiği 2004 tarihli “Bir Filmin Hikayesi” adlı belgesel filme de danışman olarak katkıda bulunmuştur.