Sıradışı yapımların yönetmeni Tim Burton yeni filminde yaşanmış bir hikayeyi anlatırken, yine kendi fırça darbeleri ile süslemeyi unutmuyor. Ed Wood (1994) ile biyografi tarzında farklı bir sayfa açan yönetmenin Büyük Gözler’i de diğer filmleri gibi alışılmışın dışında bir tarza sahip.
Sanat dünyasının ilginç evliliklerinden ressam Margaret & Walter Keane çiftinin hayatını beyazperdeye taşıyor. Margaret kocasından kaçtıktan sonra, geçimini San Francisco’da sokak ressamlığı yaparak sağlar. Ressam olduğunu sandığı, 1955’de evlenerek soyadını alacağı Walter Keane ile de yeni bir hayata başlar. Walter, her bakımdan etkileyici bir insandır; süslü cümleleri, şaşalı gençlik hikayeleri, abartılı zarifliği her kadın gibi Margaret’i de etkiler. Yaşanan birkaç olaydan sonra ise işin büyüsü bozulmaya başlar ve Walter’ın asıl yüzüne tanıklık ederiz. Bu değişim karşısında Margaret uzun bir süre sessizliğini korur. Fakat daha sonra maruz kaldığı baskılar sonucu ‘isyan’ bayraklarını çeker ve –tabiri caizse- diplere kadar inen bir kadının tekrardan varoluşuna şahit oluruz.
‘Kadın’ın ontolojik konumunu sorgulayan/sorgulatan yönetmen, filmin diğer bir katmanında ise bunun cinsiyet ile alakalı olmadığını anlatıyor. Sömürü ve emek kavramlarının insanlar üzerindeki etkisini, evrilişini rahatça gözlemleyebildiğimiz film bu kavramları tek taraflı göstermeyip izleyiciye bütünsel bir bakış ile bakma fırsatını sağlıyor.
Walter karakterini canlandıran Christoph Waltz, çok sayıda ‘karikatürize’ edilmiş karakter oynadığı için midir bilinmez ama abartılı oyunculuğu bu filmdeki karakteriyle örtüşmüyor ve izleyiciyi bazı sahnelerde fazlasıyla rahatsız ediyor. Margaret rolündeki Amy Adams ise Christoph Waltz’un aksine sade bir oyunculuk sergiliyor ve filmin yükünü taşımayı beceriyor.
Teknik anlamda bütünsel bir bakışla baktığımızda çok büyük yenilikler ve değişikliklerle karşılaşmasak da sahne bazlı bakılınca farklı estetik çıkışlar gözlemlemek mümkün. Bu noktada yönetmen, diğer filmlerine nazaran daha zayıf kalmış ve görmeye alıştığımız özgün teknikleri bu filmde göremiyoruz maalesef.
Büyük Gözler, Burton filmlerinden/tarzından izler barındıran bir film olmasına rağmen, diğer filmlerine nazaran bu izleri daha az barındırıyor. Burton ve sinemasını merak edenler için ilk sıralarda izlenecek bir film olmamakla beraber, biraz daha yönetmeni tanıyıp ‘içsel’ meselelerini öğrenmek isteyenlerin izleyebileceği bir film.