İstanbul Modern Sinema, coronavirüs salgını sonrası kapılarını çağdaş Macar sinemasının usta yönetmenlerinden Ildikó Enyedi Hakkında Her Şey” retrospektifi ile kaldığı yerden devam ediyor.
İlk yarısı geçtiğimiz mart ayında gerçekleşen Çağdaş Macar sinemasının usta yönetmenlerinden Ildikó Enyedi adına Türkiye’de ilk kez sunulan retrospektifin ikinci yarısında, yönetmenin imzasını taşıyan sekiz film yer alıyor.
Ildikó Enyedi Kimdir?
1955 doğumlu Ildikó Enyedi, Budapeşte’de önce ekonomi, sonra tiyatro ve film akademisinde okudu. 1979 yılından itibaren kısa filmler ve belgeseller çekmeye başladı.
İlk uzun metrajı Köstebek (Vakond, 1987) dünya gezegenindeki insanların yaşamlarını anlamaya çalışan bir ajan üzerine fantastik ve romantik bir film.
Cannes’da Altın Kamera ödülüne layık görülen ve 20. yüzyılın şekillendirdiği yeni, modern dünyada kaderin cilvesiyle birbirlerinden ayrılan ikiz kızkardeşlerin hikayesini masalsı bir dilde anlattığı Benim 20. Yüzyılım’ın (Az én XX. Századom, 1989) ardından dört film yaptı: David Bowie’nin, Benim 20. Yüzyılım’ın büyüsüne kapılarak uygulayıcı yapımcılık rolünü üstlendiği ve şeytan tarafından yedi sihirli kurşun verilen bir avcının hikayesini anlatan Büyü Avcısı (Büvös Vadász 1994), 31 Aralık 1999 gecesinde buluşmak için sözleşen madenci bir oğlanla onun yaz aşkı arasında geçen melankolik bir aşk filmi olan Tamás ve Juli (1997) ve Paris polisinin içinden çıkamadığı bir cinayet vakasını çözmek üzere şehre davet ettiği doğaüstü güçlere sahip bir büyücüyü anlatan Büyücü Simon (Simon Mágus, 1999).
Enyedi bu filmden sonra sinema ekranlarına ara verdiği 17 yıllık dönemde Macar televizyonu için çalışmaya başladı, HBO Macaristan için Terápia adlı Macar dizisini çekti, üniversitede sinema dersleri verdi.
2017’deki geri dönüş filmi Beden ve Ruh (Testről és lélekről, 2017) ile Berlin’de Altın Ayı’yı kazandı ve Oscar yarışında ülkesi adına aday oldu. Romantizmin pek beklendiği bir yer olmayan mezbahada geçen yine rüyamsı bu aşk hikâyesi, Enyedi’yi daha genç bir kuşakla buluşturdu.
Sinemasında evren ile insan ruhunun esrarlarını çözmeye çalışan yönetmen bilimkurgudan büyüye, Yunan mitolojisinden halk masallarına farklı kaynaklardan beslenerek geleneksel Macar sinemasının sosyal gerçekçi üslubuna karşı ülke sinemasının tarihine yeni bir anlatı ve anlatım getirdi.