Bu yıl festival olarak ilk kez düzenlenen 7. Alemlere Rahmet Uluslararası Kısa Film Festivali, İstanbul festivalleri arasında yerini aldı. 22- 27 Kasım tarihleri arasında düzenlenen festivalin diğer bir yeniliği de sektöre üretim alanında da katkıda bulunmak isteğiyle Son Taslak Endüstri Bölümü’nü hayata geçirdi. Film gösterimleri, söyleşiler, ustalık sınıfı olmak üzere etkinliklerin hepsi fiziksel olarak gerçekleşti.
İspanyol yönetmen Oliver Laxe Alemlere Rahmet için İstanbul’a geldi. İlk filminden itibaren dünya sinemasının önemli yönetmenleri arasında gösterilen Laxe’in ikinci filmi Mimozalar festivalin açılış filmi olarak gösterildi. Laxe, film gösterimi öncesinde yaptığı konuşmada filmi aklınızla değil bedeninizle hissederek izleyin tavsiyesinden bulundu. Filmi izledikten sonra Laxe’in tavsiyesinin mahiyeti açığa çıktı. Ruh ve bedensel anlamda çıkılan bir yolculukta siz de Ahmet’in nefsini yenme yolculuğunun bir parçasını oluyorsunuz. O yolculukta Atlas Dağları’nın zor rotası sizin içinde zorlu hale geliyor. Final sahnesi üzerine uzun uzun konuşmak gerek diyerek kendimi spoiler vermemek için durduruyorum.
Ulusal ve uluslararası yarışma film gösterimlerinin yanı sıra Son Taslak Endüstri Bölümü farklı alanlara dair söyleşiler düzenledi. Kanadalı Kaz Rahman ve araştırmacı, yazar Peren Birsaygılı Mut Sinema ve İslamofobi’yi konuştular. Kaz Rahman İslamofobi’nin postmodern bir yönü olduğunu belirtti. İslam sanat tarihinin kaynaklarının çekiciliğinin onun için önemli olduğunu ekledi. Aynı zamanda İstanbul’da festivalde olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi. Yapımcı Valmira Hyseni ve Halil Kardaş ise Ramazan Kılıç moderatörlüğünde ‘Kısa Film Yapmalı mı Yapmamalı mı?” dediler. İnteraktif geçen söyleşide kısa film sektörünün problemleri masaya yatırıldı. Yapımcı, dağıtımcı ayrımı üzerinde duruldu. Aynı zamanda kısa film yapmanın uzun metraj için iyi bir deneme alanı olduğu belirtildi.
Endüstri Bölümü direktörü Belkıs Bayrak moderatörlüğünde ödüllü yönetmen Oliver Laxe ile ustalık sınıfı gerçekleştirildi. Ustalık sınıfında kendi sinema deneyimlerini içten bir şekilde paylaştı. “Cannes Film Festivali’nden daha çok annemin filmlerimi beğenmesini önemsiyorum” diyerek ödüllerin ötesinde ne için film yaptığını dile getirdi. Sinemayı görsel bir deneyim olarak konumlandıran Laxe, bu deneyimi ruhen ve bedenen bir bütün hissedilmesi düşüncesinde olduğunu da ifade etti. Pandemi şartlarından önemli bir yönetmeni sinemaseverlerle buluşturması festivalin heyecanını ve coşkusunu arttırdı.
Alemlere Rahmet Kısa Film Festivali, Hz. Muhammed (sav.) adına düzenlenen ilk festival olma özelliği taşıyor. Belli bir konsepti olan festivalin, genç bir ekibi bulunuyor. Genç ekip, Fidan Sanat Vakfı’nın sinema akademisinin mutfağında yetişti. Yetişen ekip bir haftalık festival sürecinin altından profesyonel ekiplere taş çıkartarak altından kalktı. Sinemaya duyulan aşkın, sevginin ve tutkunun gücünü de gösterdiler denebilir. Adı sebebiyle ön yargıların olduğu festival, ulusal ve uluslararası konuklarıyla, profesyonellikleri ve işlerine olan tutkularıyla tabuları yıktılar. Bazıları için o tabular yıkılmaz ama bazıları içinde hakkaniyetli ve iyi bir iş her zaman bir adım öne çıkar.
Ekibin profesyonel bir şekilde ortaya koyduğu bir haftalık festival sürecinin açılış ve kapanış geceleri önemli iki duraktı. Bu iki durakta toslanmadı dersek doğru olmaz. Ama gelişmeye daha iyi bir iş çıkarmaya istekli bir ekip olduğu için gelecek senelerde toslanılmayacağı kanaatindeyim. Toslanılmadığı takdirde her yıl yaptıkları işin üstüne bir kat daha ekleyerek ileriye gidecekler. Festivallerimiz aralarında kendilerine kaliteli, sağlam bir yer edinecek.