Bu yıl üçüncüsü Ortaköy Feriye’de gerçekleşmeye devam eden TRT 12 Punto Senaryo Günleri’ne dair TRT Sinema Müdürü Faruk Güven ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. TRT 12 Punto’nun ortaya çıkış sürecini, getirdiği yenilikleri ve sektöre kattığı canlılığı konuştuk. Güven, projelerin meyvelerini yemeye daha yolun olduğunu ama sürecin hep artarak devam edeceğini belirtti. Feriye’de gerçekleştirdiğimiz röportaj sırasında da senaryo günlerinin yaratığı festival ortamı kendini hissettiriyordu.
Keyifli okumalar.
- İlk olarak TRT 12 Punto Senaryo Günleri nasıl ortaya çıktı?
Biz 12 Punto’dan öncede TRT olarak sinema filmlerine ortak yapımcı oluyorduk. Ama onları dosya üzerinden bize gelen başvuruları değerlendirerek yapıyorduk. Açıkçası kendimiz karar veriyorduk. Biz sistem eksikliği vardır. Mesela bir proje geldiğinde,doğru düzgün bütçe göndermiyor ya da senaryosu olup sinopsisi bulunmuyordu. Karışık bir düzen vardı. Biz de hem bunları bir sistematiğe bağlamamız lazım hem de gelen başvuruları objektif olarak değerlendirme kısmını dışarıya bırakalım dedik. Bir sistem kuralım ve böylece bir standart olsun. Aynı zaman bir ön jüri oluşturalım, projeleri bağımsız bir jüri seçsin dedikten sonra da bu projeleri yalnız bırakmayalım dedik. Projelere eğitim, danışmanlık verelim dedik. Aslında süreçlerinde beraber olalım istedik. Onların üzerinden senaryo günleri, ortak yapım marketleri olsun diyerek başladı. Sistematik düzenle TRT’nin Ortak Yapım sürecinin zamanını, vaktini ve nasıl başvurulacağını herkes bilsin ve seçimleri de TRT’den kişiler değil sektörden gelen kişiler seçsin istedik. İsmi de senaryo yazımında kullanılan 12 Punto’dan geliyor.
- Yeni ve eski kuşak yönetmenlerinde projelerini aynı şartlarda sunma olanağını getirmesi açısından da büyük bir yenilik barındırıyor. Senaryosuna güvenini çağırıyor diyebilirmiyiz?
Evet ve pozitif bir ayrımcılık olduğunu belirtmek gerek. Geçen sene ve bu sene dedik ki; en azından 12 projeden 4’ü ilk filmini yapacak yönetmenlerden olsun. Bu sene bu sayı 6’ya çıktı. Bu şekil ufak kotalarımız oldu: Geçen sene Zeki Demirkubuz, Tayfun Pirselimoğlu ve Reha Erdem gibi usta isimler başvurdu. Bu sene 6 ilk yönetmen, 4 kadın yönetmen, usta yönetmenler Mahmut Fazıl Coşkun, Erden Kıral, İsmail Güneş yer alıyor. Bu şekilde karma bir ortam oldu.
- Hem bir çeşitlilik hem de bir canlılık sağlıyor. Diğer yandan 5-6 güne yayılan bir program olması bir festival canlılığı getiriyor. Festivaller dışında yapım noktasında bu bir ilki barındırıyor sanırım. Sektörel canlılık yanı sıra yapım noktasında destek vermeyi düşünenlere de bir yol sunuyor. Peki bu süreci oluştururken programı belirlerken nelere dikkat ediyorsunuz?
Burada en çok dikkat ettiğimiz senaryo danışmanları. Geçen seneki isimlerden 2 tanesi var, bu sene başka bir isim daha ekledik. Senaryo danışmanlarından çok memnun olduğumuz için ve geri dönüşleri de iyi olduğu için aynı isimlerle devam ediyoruz. Ama biz jüriyi çok sistematik bir şekilde kurgulamaya çalışıyoruz. Jüri çok önemli ve getirdiğimiz jüriyle de masterclasslar yapıyoruz. Mutlaka bir satış ajansı olsun istiyoruz. Satış ajansı filmi alacak, büyütecek, taşıyacak olduğundan çok önemli. Festivallerde yer verecek olan da satış ajansları. İki üç senedir, dünyanın en iyi satış ajanslarını getiriyoruz. Onlar haricinde fon yöneticilerini çağırıyoruz. Bunlar çok önemli çünkü projeleri daha başlangıç noktasında ortak yapım marketlerine, yeni yapımlara ulaşmasını sağlıyoruz. Esas amacımız o. Bizden seçilen projelere kendilerini geliştirsinler, ortak yapım marketlerine gitsinler ve uluslararası fonlardan yeni yatırımcılar bulsunlar derdindeyiz. Bu sebeplerden ötürü jüriyi sistematik kurguluyoruz. Örneğini vereyim, geçen sene jüri üyelerimiz arasında Cannes’ın Cinefondation Müdürü vardı. Aynı şekilde Tayfun Pirselimoğlu’nun senaryosu da yarışan senaryolar arasındaydı. Bu sene 12 Punto Tayfun Pirselimoğlu’nun projesi Cannes Cinefondation’a girdi. Çünkü bu şekilde ilerliyor. Projeyi burada gördü, söyledi bir iki projeyle ilgileniyorum dedi ve bu sene de seçti. Onu sağlamak için böyle bir jüri oluşturuyoruz. O jüriyle de masterclasslar yapıyoruz. Çünkü işin duayenleri onlar. O sırada insanlarda ortak yapım marketi ne demek, satış ajanslarına nasıl ulaşırım diye soruyorlar.
- EAVE Kurslar Direktörü Lie Lense-Moller’in “Ortak Yapımların Yol Haritası” başlıklı masterclassında salona yönelttiği kimler uluslararası bir ortak yapım yapmayı düşünüyor sorusuna kaldırılan eller çok azdı. Türkiye sinemasında bireysel bir hikaye anlatma arzusu yoğun olduğu için uluslararasına nasıl sesleneceğini çok bilemiyor. Oscar sürecinde de her yıl tartışılan bir konu oluyor. Bu yıl ki konuklarınız arasında Quo Vadis Aida?’nın ve Honeyland’ın yönetmenlerinin olmasıyla, 12 Punto’nun uluslararası arenada Türk yönetmenlere bir yol, yöntem sağlamayı misyon ediniyor diyebilir miyiz?
Tabi ki kesinlikle yol gösterme amaçlı. Buradan devam edecekleri projelerini geliştirecekler. Danışmanlık alıyorlar. Olası isimlerle network kuruyorlar. Pandemi olmasa daha çok isim getirebilirdik ama pandemiden dolayı gelmek istemediler. Ama işte mesela 2 senedir, TRT destekli projeler Oscar’da yarışıyor. Bu sene Quo Vadis Aida?’nın ve Honeyland’ın yönetmenlerinin geliyor olması da güzel oldu. Açık hava da film gösterimleri yapmak, söyleşiler gerçekleştirmek onlar içinde verimli. Süreci nasıl yaptılar, yönettiler anlamında da çok güzel bir feedback olacak sinemaseverlere.
- Kendi içimizde de bir öz eleştiriyi sağlayacağını düşünüyorum. Programda dikkatimi çeken diğer bir şeyde çeşitli alanlarda görev alan kadınlardan oluşmasıydı. Bu planlanmış bir tercih miydi yoksa rastlantı sonucu mu ortaya çıktı?
İlk senemizde mesela üç jürimizden ikisi kadındı. Aslında mutlaka kadın olsun diye çağırmadık. Ama satış ajansı dedik, başka bir satış ajansının temsilcisi son anda Cannes’dan dolayı gelemeyeceğini söyledi. Sonra Memento’ya ulaştık. Temsilcisi Sata Cissokho’ydu . Asya Pasifik Ödülleri Başkanı erkekti, değişmiş yerine bir kadın gelmiş. Berlin Ortak Yapım Direktörü her zaman kadındı. Hepsini kadın yapalım şeklinde bir şeyimiz olmadı. Bu denk gelmeler kadınların sektörel anlamda başarılı olduğunu gösteriyor.
- Aslında akış içerisinde olması daha anlamlı.
Evet öyle. Geçen sene kadın yönetmen olmamasına dair birkaç eleştiri aldık ama projelere baktığımızda geçen sene 150 projeden 14’ü kadındı. Kadınlar demek ki daha çok yapımcılık, senaristlik ve endüstriyel kısımda yer aldıklarına dair sosyolojik bir veri çıkıyor ortaya.
- Sektörel anlamda aslında bu çeşitlilik ile köprü görevini yerine getiriyorsunuz. Peki 3 yıldır sektörel canlılığı getirerek gerçekleşen TRT 12 Punto’nun gelecek hedefleri nelerdir?
İlk sene seçilen projelerden iki tanesi çekildi şu ana kadar ve daha dolaşıma başlamadı. Çünkü uzun süreli bir şey. Bir filmin ideal süresinde yapılıp, geliştirilip, dolaşıma çıkması 4-5 sene sürüyor. Aslında biz daha 12 Punto’nun kazananlarının dönüşümlerini görmeye başlamadık. Ama bu konsept ile devam edeceğiz. Geçen sene kısa film seçkisi açtık ve 2 senedir kısa filmlere destek veriyoruz. Onun haricinde uluslararası alanı açtık. Orası da çok kıymetli. Uluslararası projeler Türkiye gelmiş oluyor ve buradan bir yapımcı bulması gerekiyor. Yapımcı entegrasyonu var, bu çok kıymetli. Potansiyeli olan işler geliyor. Bu seneki başvurular arasında iyi işler vardı. Kapanış töreninde görürsünüz. Bu sene çok iyi bir isim var uluslararası alanda. Destek olarak aynı şekilde devam edeceğiz. Sayı olarak çok değiştirmeyeceğiz. Ama sadece bu etkinlikleri, workshopları daha spesifik daha verimli olacak şekilde devam edeceğiz. Tabi sektörün taleplerine ve ihtiyaçlarına göre de hareket ediyoruz.
- Workshoplar olarak üniversitelerle işbirliği düşünüyor musunuz?
Olabilir ama haziran sonu olduğu için ve pandemi de olduğu için üniversitelerle etkileşime geçemedik. Hem üniversiteler kapanmış oluyor hem de takvimi festivallerin tarihlerini göz ederek oluşturuyoruz. Mesela biz biter bitmez Cannes, Locarno, Karlovy, Venedik şeklinde festivaller art arda başlayacak. Senaryo danışmanları da çok iyi yerlerde ders veriyorlar onları da ayarlamak için tarihleri gözetmek gerekiyor. Ondan dolayı zaman ayarlamasını haziran sonu yapmak gerekiyor onda da üniversitelerin kapanmasına denk geliyor. Önümüzdeki sene pandemide ortadan kalktığında öğrencileri de düşünerek bir program yapılabilir.
- 12 Punto’nun ürünlerini sanırım bir üç yıl sonra göreceğiz ve izleyeceğiz.
Aynen öyle. Çünkü 2020 yılında TRT 12 Punto öncesinde 2017-18 yılından gelen yapımlar festivalleri dolaştı. Biz o zaman seçkiyi Cemil Yavuz ile komisyonla birlikte yapıyorduk. TRT Ortak Yapımları yaklaşık 20-21 film 200’ü aşkın festivali dolaştı ve 140’ı aşkın ödül aldı. Bunlar arasında A sınıfı festivaller de bulunuyor. İki senedir Oscar’da ortak yapım projemiz var. Onun dışında her sene mutlaka Cannes’da bir projemiz oluyor. 12 Punto nokta atışlarıyla, gelişerek yoluna devam edecek.
- Son olarak kısa film noktasında bir destek ortaya koymanız da takdire şayan. Çünkü kısa film ve uzun metraj arasında birbirinin devamı algısı bulunuyor. İki ayrı olan olduğunu göstermek açısından yapım konusunda yönetmenlere seçenek sunuyor. Size gelen tepkiler nasıl bu noktada?
Olumlu tepkiler geliyor. Kısa filmciler filmlerini gösterecek bir platform bulamıyordu. Şimdi filmleri TRT’de yayınlanacak. Bakanlık’tan alabilen alıyordu onun dışında destek yoktu. Şimdi 12 Punto Fonu var. O anlamda sektöre faydalı oluyor.